Kıymetli okuyucularımızdan bir özür dilemek erdemliliğin gereğidir:
Yazarken acaba ne yazıyoruz, bilgiçlik taslayarak, okuyucuya neyi yutturuyoruz,
Hangi haber anlayışını nasıl ve hangi vicdan filtresinden geçirip topluma aktarıyoruz.
Son zamanlarda bakıyoruz ki vatandaş her hangi birisine ait siteden hoşuna giden veya zıt olsun diye kopyalayıp, yapıştırarak, haberi kendi kaynağıymış gibi, gazetecilik örneğini sergilemiş sayıyorlar.
Bir kaç yıl evvel çocukların vazgeçemediği eğlence oyuncak, aleti atari, diğer adı GAMEBOY:
bu oyuncak hastalığı daha sonra büyüklere de bulaşmıştı.
Şimdi de İnternet siteler çoğaldı ve İnternet Gazeteciliğini de bu oyuncak hastalığı başladı.
Geçtiğimiz hafta İlk İnternet Gazeteciliğini yaygınlaştıran, İnternet medya Derneği (İMD) Genel Başkanı değerli hemşerimiz Hadi Özışık: Haliç Üniversitesi Mecidiyeköy Yerleşkesindeki Konferans salonunda İnternet Gazeteciliği yapan meslektaşlarımıza bir panel düzenleyerek, İnternet Gazeteciliğine ilişkin çıkan yasalar hakkında görüş alış verişinde bulunarak ve4 ciddi konularda bilgi sundu.
Orada Hadi beyin yaptığı açıklamada, çok net hataların İnternet Gazeteciliğinde yaşandığını hatırlattı.
Aylarca sitesindeki yazı ve haberleri günleştiremeyen dernek üyeleri var.
Peki ya üye olmayan diğer meslektaşların durumu acaba nedir. Diye bazılarının sitelerine baktığımda gözlerden kaçması mümkün olmayan, çok GAMEBOY türü Gazeteci olarak kendilerini tanıtan vatandaşların acı gerçeği.
Hadi kardeşimiz çok haklı olarak yaptığı hatırlatmada şunları söyledi, birçok gazeteci meslektaşımız kaynak göstermeden kopyaladığı haberin sorumluluğunun bilincinde olmaları idi.
Bazı GAMEBOY gazetecileri. Örnek. A gazetesinin köşe yazarının yazısını alıp, kendi sitesi veya görsel gazetesinde yayımladığında, söz konusu yazarın ait olduğu gazete veya Ajans tarafından haberle ilgili maddi ve Manevi tazmin hakkına sahip olduğunu görmezden gelmenin bedelini düşünmesi gerektiğine dikkat çekilmeli.
Toplumu rahatsız edenlere de çoğunlukta, Hangi siteyi açarsanız ortalığı ve sayfaları aynı adamlar sanki mucitmiş gibi, bir nevi kirletme amacıyla, buldukları insanların samimiyetini suiistimal ederek, sitelerini meşgul etmeleri ayrı bir ayıp örneği ve böyle afat hiçbir yerde görülmemiştir:
Unutulmamalıdır ki: Ulusal gazete yazarları bile yazılarını belli ve sınırlı olmak kaydıyla yazarlar:
Şimdi bakıyorum meslektaşlarımıza her hafta bir barda, cafe veya restoran’da sabah keyif kahvaltıları düzenliyorlar, her ay gece düzenliyorlar, bu de rezaletin diğer yüzü, Kimi Aydın oluyor karşısındakini cahil yerine koyarak, memleketi kurtaracak bazı dernek taslakçıları da var. Fakat ne var ki işin esas acı tarafı işte burada yemek düzenledikleri mekânlarda rehin kalmaları da cabası. Bazı iş adamlarının dürüstlüğünü istismar ederek yaptıkları yeni bir utanç versiyonu daha yeni çıktı. Mutlaka okuyun. Yemek kahvaltı parasını sen öde, biz seni dernek başkanı yapalım diye buda sömürü gazeteciliğinin yeni versiyonu olduğunu bilmekte fayda var diye düşünüyorum: Değirmenin suyu tersine nasıl akıyormuş.
Aralıklarla da olsa, 36 Yıllık mesleğim boyunca yemekli bir toplantı düzenlemedim, istismar etmiş olurum diye.
Ulusal düzeyde eğer tanınıyorsanız tamam, eğer yerel veya sadece hemşeri bazında düşünüyorsanız peki kaç kişiyi tanıyabiliyorsun, bunların hepsi gelip gecelerde altın mı dağıtıyor acaba ve biz gazeteci olarak bu kitleye ne verebilmişiz ki, bizim yörede iklim koşulları malum ve bunun benzeri, sırtına sepeti vurduğu gibi bu senede kış uzun sürdü, Alaf yetmedi komşudan bir sepet saman borç veya yardım alayım gibi. Ondan sonra gidin isteyin Ot, Saman, Tepik, Kerme her ne isteyecekseniz.
Önce vatandaşın eline okuyabilecek bir kâğıt parçası verin, Yapılan haberlere bakıldığında, kendilerine göre, en önemli başlıklar altındaki içerikler şöyle, Vali At’a bindi Kaymakam Trene bindi Belediye Başkanı Jepe bindi, belediyeden koku geliyor, Dernek ilçeden vazgeçti Vilayet yapıyor, kahvaltıda ben niye yoktum, gibi sitemler alışkanlık hale getirilmiş.
Memleket ismini kullanmak kolay olmamalı, bu devirde devletin kalıcı yatırımlar sınırlı olduğu dikkate alınmalı. Metropollerdeki bilim ve iş camiasından insanları nasıl davet ederek, bölgenin kalkınmasını sağlamalıyız, bunun arayışı içerisinde olmak varken, Bürokrat, siyasetsiyi karşı karşıya getirip, dedi kodularla hizmetler sadece darbe alır. Gazeteci Kamudaki vicdan hanesindeki yerini unutmamalıdır.
Dernekçilere de aynı şeyi hatırlatmak isterim.
Son aylarda kızışan Ardahan dernekler Federasyonu çalışmaları toplumu rencide edecek düzeye çıkarttılar.
Bakıyorsunuz hepsi bir araya toplanıp kaleleri kuleleri fethede diyorlar, rakı masalarından ayrıldıktan sonra ihanet kulisleri yeniden başlar.
Dernek yöneticileri, hayalperest dernek merakçıları, her gün bir GAMEBOY’cunun peşinde gizlice koşarak benim için bir şeyler yaz. Belki bir yerlere aday olurum diye.
YORUM: yapmak istediğin eğer bilimsel değilse, boşuna yorulup çoluk çocuğun geleceğini hayal deryalarına batırmayın.
Yıllarca izledim. Birçok hemşerilerimizi: Milletvekili seçimi geldiğinde aday. Belediye seçimi geldiğinde aday. Muhtar seçiminde aday. Dernek seçiminde aday olan hemşerilerimizi gördüm. Böylelerinin parti söz konusu değil zaten. İşin Bilim ve bilim adamları ve kendini yetiştirmiş iş adamları olmadan, Kazma, Kürekle İpek dokumaya kalkmış olursunuz ve vebal aylından kalkmak ağır bir yük olur diye, bunun için bir kenara Not: düşmek gerekir.
GAMEBOY: Sitelerinde umduğunuz haber yok, falan başkan kale yaptı, filan başkan kule yıktı. Yapmayın efendiler, Hanlar, beyler etmeyin eğer biraz vicdanınızı dinlerseniz ve gözünüzü açıp Gümüşhane, Kastamonu, Sivas, Ordu ve Rize Dernek, Vakıflarına bakarsanız yapılan yanlış zaten kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Bilmeyenlere hatırlatmakta yarar var. K.A.I Vakfımız Ülke genelinde en iyi örneğidir: Saygılarımla. 10-04-2010
Hüsnü BEDİROĞLU