Başbakan Erdoğan da, "Bakın, şu binanın, AK Partimizin kapısının önünde belki de pusuya yatmış nice şer odakları vardır" diye uyarmıştı.
AK Parti'nin Kızılcahamam Kampı, açlık grevlerinin gündemde olduğu bir sırada toplanmıştı.
Güneydoğu milletvekilleri, o toplantıya bölgenin hassasiyetlerini taşıdılar. Bakanlar Kurulu üyeleri açlık grevleri üzerinden PKK'nın stratejisini paylaştılar.
Bölge milletvekilleri ile daha sık bir araya gelme ihtiyacı doğdu.
Başbakan Erdoğan bu sabah kahvaltıda yine bölge milletvekilleri ile bir araya gelecek.
Basına kapalı olarak yapılan grup toplantısında BDP'lilerin dokunulmazlıkları konusu tartışılmıştı.
11-12 bölge milletvekili söz aldı, "Bu iş çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet eder" dedi.
Başbakan konuşmaları sonuna kadar dinledi, tek tek not aldı. Çözüm önerilerinden yararlandı.
"Made in BDP" antetli dokunulmazlık yerine ilke ve suç odaklı formül esas alındı.
Bir milletvekili, "Dokunulmazlıkları kaldırmakla, yasal siyaset alanını daraltıp, dağın önünü açmış oluruz. Tersini yapmamız lazım" dedi.
Bir başka milletvekili ise, Kürtlerin şimdiye kadar çok aldatıldığını belirterek, Başbakan'a, "Kürtler size güven duyuyor. Kürtlerin tek ve son umudu sizsiniz" diye seslendi.
Kürt sorunu hakkında şimdiye kadar ki ezberlerimizi alt üst edecek bir süreç yaşanıyor.
ÖLÜM ORUÇLARINDAKİ STRATEJİ
Ölüm oruçlarında PKK stratejisi şuydu:
1-Devlet açlık grevlerine müdahale ettiğinde 100 cezaevinde aynı anda yangın çıkarmak.
2- Cezaevlerinden tabutların çıkmasını sağlamak.
3-Kürtleri sokağa dökmek. Cezaevlerinde çocuklarınız ölüyor diye kitleleri, cezaevlerini basıp açlık grevindekilerini kurtarmaya çağırmak.
Başbakan'ın onayı alınarak yürütülen temaslar sonucunda hem ölümler yaşanmadı hem de örgüte provokasyon imkanı verilmedi.
Çünkü Kürt sorunu ezberlerimizi bozacak bir çapta gelişiyor.
Sadece Brüksel'de toplanan Kürt konferansında konuşulanlara ve alınan kararlara bakmamız dahi, işin hangi noktaya geldiğini görme açısından yararlı.
10 yıl önce çözüm olabilecek tedbirler bugün çöle düşen yağmur damlası gibi buhar olup uçuyor. Çünkü zamanın ruhu farklı akıyor.
PKK'NIN İKİ BÜYÜME SÜRECİ
"PKK'nın tarihinde iki büyüme süreci var. Eğer dokunulmazlıkları kaldırırsak, kendi elimizle örgüte üçüncü büyüme dönemini hediye etmiş oluruz."
Bu değerlendirme dokunulmazlıklar konusunun ele alındığı Bakanlar Kurulu toplantısında yapılıyor.
Analiz şöyle devam ediyor:
PKK'yı iki şey büyüttü.
1- 12 Eylül darbesi.
12 Eylül demokratik sol hareketleri ve Kawa, Rızgari gibi örgütleri bitirdi.
Ama Apocular yurtdışına kaçtı. Bundan etkilenmediler. Kadrolarını korudular ve dağda silahlı bir güç oldular.
Darbe diğer örgütleri yok etti, mensuplarını Diyarbakır Cezaevi'ne doldurdu. İşkence yaptı, pislik yedirdi. Sağ çıkanlar dışarı çıkınca, 'Biz silahlı mücadeleye soyunmadık, hak arama mücadelesi yaptık. Ne oldu?" diye sorgulamaya başladı. Örgütü de olmadığı için dağa çıktı, PKK'ya katıldı.
2-94'te DEP'lilerin dokunulmazlıkları kaldırıldı, cezaevine konuldu. PKK, DEP'lilere yapılanlar üzerinden uluslararası camiaya sesini duyurdu.
(Öcalan'ın Şam'da, 'TC'yi tuşa getirdim. Davayı dünyaya mal ettim' dediği süreç)
Eş zamanlı olarak, köyler boşaltıldı, yakıldı, insanlara dışkı yedirildi. Zorunlu göçle şehre inen gençler kinle, nefretle büyüdü.
Şehirde gelenek ve din bağı zayıfladı. Örgüte hazır eleman oldu. Ergenekon zihniyeti, köyleri boşaltarak, etnik milliyetçiliğe hazır bir kitle oluşturdu.
(Öcalan'ın, Kemal Burkay'a, 90'lı yıllarda devlet o kadar yanlış yaptı ki, halk kitleler halinde bize kaydı' dediği dönem)
ÜÇÜNCÜ BÜYÜME SÜRECİ Mİ
Arap baharının yaşandığı, yanı başımızda Suriye'nin parçalandığı bir süreçte, BDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması neye hizmet eder?
El cevap: PKK'yı üçüncü büyüme sürecine sokar.
Örgüt, dokunulmazlıklar üzerinden bölgeyi yangın yerine çevirmek istiyor.
Yangın çıksın ki, itfaiye müdahale etsin. Uluslararası camianın desteğini sağlasın.
Peki PKK'ya darbe vurmanın başka bir yolu yok mu?
Düz ovada siyaset yapana değil, dağdaki silahlı gücü yönetenlere, yani Gültan Kışanak'a değil, Fehman Hüseyin'e dokunmalıyız.
PKK, etnik temel üzerinden yürüttüğü silahlı mücadele ile bölgesel bir statü elde etmenin peşinde.
Yeni konsept bu.
Kürtçe yayın, ana dilde savunma geride kaldı.
Bunu önlemenin tek yolu, halka güven vermek.
AK Parti'nin sorunu Kürtlerin güvenini kazanmak değil.
AK Parti, var olan güveni kaybetme sorunu ile karşı karşıya…
Kürtlerin tek ve son umudu olan Başbakan Erdoğan, tarihi bir sınavla karşı karşıya…