Aynı zamanda Kars Ardahan Iğdır Sanayici ve İşadamları Derneği Başkan yardımcısı olan hemşerimiz Dr. Karakurt, CHP İlçe Örgütlerini ziyaret ederek aday gösterilmesi halinde yapacağı çalışmalar hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili genel seçimler öncesi Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili aday adaylığını açıkladıktan sonra tanıtım toplantısı düzenleyen Dr. Karakurt, niçin milletvekili aday adayı olduğu konusunda geçmişte yaşanan tarihi olaylara da ışık tutarak önemli açıklamalarda bulundu.
DR. KARAKURT, 3 FİDANI UNUTMADI
CHP İstanbul 1. Bölge Milletvekili aday adayı Dr. Gazi Karakurt, konuşmasına 3 fidanı anarak başladı.
Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği ve zaman zaman alkışladığı Dr. Gazi Karakurt, konuşmasında şunlara yer verdi:
“Emperyalizme karşı bu ülkede halk adına mücadele eden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı, ölüm yıl dönümü nedeniyle saygıyla rahmetle anıyorum. Onların açmış olduğu yolda bizlerin çabaları küçük olabilir. Onlar bu bedeli canlarıyla ödediler, umarız bir daha hiç kimse bu bedeli canlarıyla ödemez. Türkiye demokrasisi ile ilgili kısa bir hatırlatma yaparak niye aday adayı olduğumu sizlere anlatmak istiyorum. Türkiye demokrasisi 1876 yılında Birinci Meşrutiyet'in ilanı ile başladı. Padişah Abdülhamit tahta gelir gelmez halkın Demokrasi taleplerine boyun eğer ve birinci Meşrutiyet'in ilanı gerçekleşir. Bu Türk tarihinde bir ilk Demokrasi adımıdır. Yalnız bu çok uzun sürmez, yaklaşık 4 aylık bir süre sonunda 1877'de lağv edilir. 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı ile birlikte Meclis dönemi kapanmış olur.
ÖZGÜRLÜĞÜN VE DEMOKRASİNİN NE DEMEK OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORUZ
Osmanlı Rus Savaşı yenilgisi ardından Kars, Ardahan, Batum ve Artvin tazminat olarak verilmişti. Biz kırk yıl başka bir egemenliğin altında yaşamış bir toplumun çocuklarıyız ve fertleriz. Dolayısıyla özgürlüğün ne demek olduğunu, Demokrasinin ne demek olduğunu, iddia ediyoruz ki en iyi bilenlerden biriyiz. 40 yıllık esaretin altında bir sürü kaybımız da var. Aileler parçalanmış sürgüne gidenler olmuştur. 2. Abdülhamit, 1878'den 1908 yılına kadar İstibdat Dönemi dediğimiz bir süreçle ülkeyi antidemokratik bir noktada yine bir krallık ve padişahlık mantığıyla 30 yıl yönetmiş. Bu 30 yıl sürecinde Halkın Demokrasi talepleri sürekli güçlenerek büyümüş ve 1908 yılında 2.Meşrutiyet'in ilan edilmesi mecburiyetinde bırakılmıştı.1908 Temmuz devrimi ile İttihadı Terakki dediğimiz Osmanlı'nın partisi ele geçirerek söz meclisi Halk Meclisi İktidarda söz sahibi olmak zorundadır olacaktır demiş. Bunun üzerine demokrasi talebi alınmış olsa da çok kısa bir süre sonra Temmuz'da yapılan devrimin sonrasında 31 Mart'ta bir ayaklanma daha oluyor. Niye, çünkü Halka iktidarı verenler vermek istemiyor. Tekrar geri almak istiyor. Halkın Meclisi herkesin konuşabileceği insanlar için hırs için çok istenilen bir şey değil. 31 Mart ayaklanması ile birlikte bu süreci tekrar zorlamak istiyorlar ve o dönemde Kurmay Başkanı Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün olduğu hareket ordusu bu darbe girişimi diyelim yani bu devrime karşı Türk toplumunun gelişimine karşı duranlara karşı galip gelerek bu ayaklanmayı sonlandırıyor. Sonrasında yaşadığımız Kurtuluş savaşı, Milli mücadelemiz, Müdafaa-i hukuk cemiyetlerinin ve sonunda 1923 yılında kurulan cumhuriyetimiz geliyor.
CUMHURİYET VE DEMOKRASİDEN ASLA VAZGEÇEMEYİZ
Cumhuriyetimiz artık o günden sonra egemenliğin kayıtsız şartsız Milletin olduğunu vurgulaması anlamında en büyük kazanımımızdır. Bu kazanımı biz hiç kimseye hiçbir zaman bırakmayacağız. Bunun sonlandırılmasına izin vermeyeceğiz. Cumhuriyet kazanımı sadece Cumhuriyet yeterli mi? Tabii ki yeterli değil, üzerine demokrasi ekmezseniz tek başına Cumhuriyet yetmez. İkinci Şefimiz Sayın İsmet İnönü'nün önderliğinde Demokrasiye geçişişimiz var. 1946 çok partili hayata geçiş, bu çok önemli Cumhuriyet yetmez üzerine demokrasi eklememiz lazım demiş. Bu süreçten sonra iktidara eliyle milli şefimiz dönmüş Demokrat Parti seçimi kazanan partiye elleriyle teslim etmiş. Bu olay çok onur verici gurur verici ülkeyi kuranların artık ülkenin gelişimi için yaptıklarının neler olduğunu birilerinin anlaması için çok önemli, burayı özellikle vurgulamak istiyorum.
DEMOKRATİK SÜRECİ HER 10 YILDA BİR DARBELERLE KESMEK İSTEDİLER
Ülkemizde Peki demokrasi geldi de her şey bitti mi? Bitmedi, Demokrasiyi hazmedemeyenler var. Demokrasiyi istemeyenler var. Demokratik yollarla başlayan süreçleri her 10 yılda bir darbelerle kesmek istediler. 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 kanlı darbesi, 28 Şubatlar, en son 15 Temmuzlar ve o süreç.
7 Haziran 2015 de bu ülkede bir şey oldu, beğensek de beğenmezsek de iktidar hakimiyetini ilk kez kaybetti. 7 Haziran 2015 tarihinde iktidarı değiştirecekken birtakım zorlamalarla Hükümet kurma yetkisi Genel Başkanımıza verilmesi gerekirken, 5 günlük bir süre varken, bir hak gaspı ile tekrar demokrasiden uzaklaştığımız 7 Haziran 2015’de Halkın Demokrasi istediği Mecliste ayan beyan belliyken birileri istemiyor diye ve birtakım koşullarda dayatılarak 1 Kasım seçimine zorlandı. İstediklerini aldılar mı evet aldılar. İktidarlarını tekrar tecelli ettirdiler mi ettirdiler sorun yok. Ama demokrasi mücadelesi 1 günlük bir şey değil. Başarıya ulaştılar mı ulaşmadılar. Hayata bir şeyleri dağıtırsanız sürekli karşınıza başka engeller çıkar. Bu hayatın doğasında var. Sonuçta ne oldu 7 Haziran'da iktidarı vermeyenler 15 Temmuz'da darbe ile karşılaşmak zorunda kaldılar. Çok daha kötüsü ile karşılaştılar. Biz onları istemiyoruz istemedik istemiyoruz darbecileri de istemiyoruz. Sonrasında yaşadığımız dönemse bir OHAL dönemi, yaşanılan OHAL dönemi ile birlikte bakın ne oldu? 7 Haziran 2015 Şimdi 24 Haziran 2018 geliyor. 3 yıllık bir süreç sadece şunu kendinize sorun bu 3 yıllık süreçte yaşadığımız Demokrasiden uzaklaştığımız gittikçe demokrasiden vazgeçtiğimiz bir dönemde sadece ve sadece iktidarı devretmemek adına Halkımız daha zenginleşmedi tam tersi hepinizin son 3 yılda cebinizden bir sürü parası gitmiştir.
KAVGAYA OMUZ VERMEK İÇİN YOLA ÇIKTIM
Halkımız bu son 3 yılda kesinlikle daha da fakirleşmiştir. Bunun bir tek nedeni var demokrasiden uzaklaşmaktır. Dolayısıyla doğru teşhisi koyarsanız yanlış tedavi yaparsanız bu olmaz 24 Haziran bir fırsattır. Teşhisiniz doğru olabilir ama tedaviniz yanlış olmamalı, doğru tercih yapmalısınız. Bu bir fırsattır doğru tedaviyi 24 Haziran’da hepinizin mühürleri ile yapmak zorundayız. Bir görevimiz var hepimizin, bu görev sadece benim değil, ben sadece burada bu kavgaya omuz vermek için öne çıkan arkadaşlarınızdan sizinle birlikte her daim yan yana olan ve sizinle yola çıkan bir hemşerinizim. Derneklerde patide yanınızda olan biriyim.
BİZİM GÖREV VE SORUMLULUKLARIMIZ VAR
Beni yıllardır birçok kişiyi tanıyor. Bir görevimiz daha var, çocuklarımıza karşı bir görevimiz var. Gençlerimize karşı bir göreviniz var. Sorumluluğumuz var. Öncelikle işimizi çok iyi yapma sorumluluğumuz var. Yaptığımız her işi çok iyi yapmak zorundayız. Birbirimize kardeşçe davranma zorunluluğumuz var. Yanlış yapılana itiraz etme zorunluluğumuz var. İyi ahlak sahibi olma zorunluluğumuz var. Üretmek, üretmek üretmek zorunluluğumuz var. Bu ülkeyi üretmeden zenginleştiremez ve Çocuklarımıza rahat bir gelecek sunamayız. İnsan olmak ve insan kalmak zorunluluğumuz var. Demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi de daha ileriye taşıma zorunluluğumuz var.
BARIŞIN VE KARDEŞLİĞİN YAŞANDIĞI ESARETLERİN DEĞİL ÖZGÜRLÜKLERİN YEŞERDİĞİ BİR MEMLEKET İSTİYORUM
Bu yüzden, Hak ve hukukun egemen olduğu bir ülke ve adalet istiyorum. Herkese eşit ücretsiz bir sağlık hizmeti sunulmasını istiyorum. Fırsat eşitliğinin olduğu, çağdaş dünya ile entegre bir eğitim sistemi istiyorum. Vergi adaletinin olduğu ve asgari ücretliden vergi alınmadığı bir vergi sistemi istiyorum. Barışın ve kardeşliğin yaşandığı esaretlerin değil özgürlüklerin yeşerdiği bir memleket istiyorum. Gençlerimizin umutsuz olmadığı, bonzai, esrar gibi uyuşturucu madde bağımlısı olmadıkları bir memleket istiyorum. İddia, bahis ve sanal kumar gibi sistemlerin çocuklarımızın geleceğini çalmadığı bir ülke istiyorum. Kadınlarımızın birey olduğu, kadın cinayetlerine kurban gitmediği bir çağdaş toplum istiyorum.
MİLLETVEKİLİ OLACAK İNSANIN TEK BİR AMACI OLMALI
Sadece ve sadece halkımızdan fedakarlık istenmediği, bütün fedakarlığı bizden istiyorlar her zaman bizden istiyorlar niye hep biz mi vereceğiz. Zenginlerin de fedakarlık yapma zamanının geldiğini ve bunların fedakarlık yapmalarını istiyorum. Emeklilerimizin geçinmek için ikinci defa çalışmak zorunda olmadığı bir ülke istiyorum.
ÇARESİ VAR YETER Kİ SİZ İSTEYİN, GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ
Tarihimizde toplam 34 milletvekilliği seçimi olmuş. 7 adet meclisi mebusan yanı Cumhuriyet öncesi dönemde 27. Dönem Milletvekilliği de 24 Haziran 2018 Pazar günü benimde aday adayı olduğum seçimi olacak. Burada aday olmak milletvekili olmak sadece sizlerin sözcülüğünü yapmak için olmalı. Buraya çıkan herkesin tek bir amacı olmalı. Bu halkın sesini bir şekilde Ankara'da duyurmak olmalı. Ben buna talibim başka hiçbir şeye talip değilim.
Son olarak Cahit Sıtkı Tarancı’dan bir şiir okumak istiyorum:
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Ölüm dışında her şeyin çaresi var diyoruz. Sloganımız, "Çaresi Var Yeter ki Siz isteyin", bu ümit ve demokrasi olan inancımla hepinizi selamlıyorum güzel günler göreceğiz diyorum” şeklinde konuştu.
DR. GAZI KARAKURT KİMDİR?
1977 İstanbul doğumlu Ardahan-Göle Balçeşme Köyü nüfusuna kayıtlı olan Dr. Gazi Karakurt, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olup okul yıllarında Sağlık Etik Düşünce Kulübü-Çadır Projesi ile “Herkese Eşit ve Ücretsiz Sağlık Hizmeti” anlayışını hayata geçirdi.
Mesleki hayatını 2014 yılında kurduğu DİALİFE Diyaliz Grubu Çekmeköy, Beykoz ve Üsküdar Klinikleri ile sağlık sektöründe hizmetlere devam eden Dr. Gazı Karakurt 2015 yılından bu güne kadar devam ettirdiği Bahçeşehir Üniversitesi Diyaliz Bölümünde Öğretim Görevlisi olarak ders vermektedir.
Sancaktepe KAI Dernek Başkanlığı, Sancaktepe Ardahan İl Derneği Başkanvekilliği, KAISİAD Başkan Yardımcılığı gibi Sivil Toplum Kuruluşlarında görev Alan Dr. Gazı Karakurt Diyaliz Sektöründe faaliyette bulunan DİADER, DİYAMER, DİHED derneklerinde, aktif olarak çalışmalarına devam ediyor. Sancaktepe Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkan Yardımcılığı görevinden İstanbul Milletvekilliği adaylığı için ayrılan Dr. Gazı Karakurt evli ve bir kız babasıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: