CHP NEREYE GİDİYOR ?
Kendilerini sol düşünce kategorisinde görenler Kerhen de olsa ortanın solun da olduğunu söyleyen CHP de siyaset yapmaya devam ettiler, oysa tek partili sistemde belli dar kalıplar içerisinde kalan siyaset uygulamaları ile bu partide kerhen de olsa siyaset yapacak olanlar için tezat bir durumdu, bu durum da ya kendilerini mevcut parti tüzüğüne göre dizayn edeceklerdi yada parti tüzüğünü kendi düşüncelerine göre değiştireceklerdi, güç savaşı başlamıştı fakat bu güç savaşı parti üst yönetimlerin de yapılmaktaydı, bu çıkar ve güç savasından saf ve temiz cumhuriyet sevdalısı tabanın haberi bile yoktu onlar sadece Atatürk’ e duydukların sevdadan dolayı ölümüne bu partiye bağlıydılar kimin ne için savaş yaptığı onlar için önemli değildi,
fakat bu iç savaşta hep statükocular galip geldi çünkü Atatürk sevdalısı tabana kendilerini iyi anlatıp devletin gizli gücülerini de arkalarına alarak partiyi yenilikçilere değişimcilere kaptırmadılar. Ecevit in İsmet paşayı kurultayda yenmesi yenilikçiler için bir umut olmuştu, her şey farklı olacak diye beklenirken, Statükocular bu durumdan pek memnun olmadılar ve yeni arayışlara girdiler, bu arayış da derine devletten destek aldılar, aldıkları bu destekle küçük olsun bizim olsun mantığı ile elit bir kesime derin devlete hizmet ettiler.
CHP de Ecevit le başlayan hiçbir zaman hayata geçmeyen yenilikçi girişimleri bugüne kadar varlıklarını bu partide çok küçük gruplar halinde sürdürdüler, CHP yıllardır Deniz Baykal’ın saltanatlığın da küçük alanlarda, küçük halk topluluğun da varlığını sürdürdü, Kemal Kılıçdaroğlu da çok büyük umut olmuştu fakat Genel Başkan olduktan sonra partiyi halka açamadı, anti demokratik uygulamalar ile statükocu düşüncenin devamı oldu, yürekli bir lider gibi görülse de aslın da koltuk sevdalısı çıktı, son milletvekili seçimlerinde kendisi dahil bölgelerinden ön secimle milletvekili seçilme cesaretini gösteremediler, yıllardır babalarının malı gibi Genel merkez odalarında kapalı kapılar ardın da adayları belirleyip liste belirleyen zihniyetin devamı oldular, politika üretmediler, halka ulaşmadılar sadece iktidarların yaptıklarını eleştirerek politika yaptılar.
Yerel yönetimlerde de statükocu düşüncenin devamı söz konusu olmuştu, ola ki yenilikçi bir il ilçe başkanı seçimi kazanmış olsun genel merkez de koltukta oturan, birisinin adamı olarak atamış kişinin imzalayıp gönderdiği yazı seçilmişi görevinden almaya yetiyordu. Koltuk mu güçlüydü, seçilen mi? CHP hiçbir zaman bunun ayrımını yapamadı, yapmak istemedi.
35 yıl CHP de politika yapan insanları genel merkezde 35 yaşında ki parti meclisi veya parti organı yöneticisi üyesinin karşısına çıkarıp, ayakta bekletip el pençe durdurup çapraz sorgu ile partili olup olmadıklarını, milletvekili veya belediye başkanı olup olamayacaklarına 35 yıllık partilinin siyasi hayatını, mücadelesini onurunu, şerefini 35 yaşında ki bilmem kim tarafından atanmış, kişilerin iki dudağının arasında madara ettiler. Bu kafa bu mantık asla iktidar olamaz, değişen ve özgürleşen bir dünya da siyasette kalıcı olmak için büyük alanlara, büyük halk kitlelerine hitap etmek gerekir. Bunu başarmak için sadece seni güçlü kılan halka dokunmak ve mevcut kafayı da o kafanın içinde ki mantığı da değiştirmek gerek, Bu durum da CHP kazanacaktır.