Böyle bir deyim var mı bilmiyorum. Eğer yoksa kendimi kutlayacağım. En azından gazetecilik literatürüne bir katkım oldu.
Ortalık çakma haberlerden geçilmiyor. Haber bulmakta zorluk çeken ve ya yazma kabiliyeti olmayan bazı sözde “Gazeteci”lerin çakma haberlere balıklama atladığını çok iyi biliyorum.
Çoğu dernek yöneticileri ve eli kalem tutan siyasiler, genellikle kendi haberlerini kendileri yaparak servis ederler. Bu haberlerin en büyük özelliği imzasız oluşlarıdır. Yazıyı yayınlayan hariç, kimse yazının kime ait olduğunu bilmez. Ve en ilginç olan yanı, yazı bir anda bütün haber sitelerine düşer.
Hem de okumadan ..
Bazen de ajans internetlerinde aldıkları haberleri okumadan site ve gazetelerine eklerler, arada ‘Zayıflamak ister misiniz?’ reklam başlıklarını görmeden ..
Biz olarak bu çakma ve ısmarlama haberleri genellikle yayınlamayız. Yayınlamamaya da özen gösteriyoruz.
Çakma olmadığına inanıp, kendi araştırmamız sonucu yayınladığımızda ise mutlaka haber kaynağını da gösteririz ..
Öte yandan bazı “gazete”lerde ve de sitelerde haberlerimizin çalınarak isimsiz olarak yayınlandığına da tanık oluyoruz. Artık bunlara alıştık. Ama asıl kafama takılan, bu değerli mesleği kolay sanan bazı dangalakların, google yardımıyla veya dışarıdan destek alarak yazdıklarını sandıkları “yazı”larıyla, görücüye çıkmaları!
Bazıları bu işi çocuk oyuncağı sanıyor. Çakma, ısmarlama yazılarla kendini gazeteci sanıyor. Evet, en garip olanı da bununla övünmeleri…
Acaba bu insanlar kendilerine hiç sormazlar mı?
Vicdanen rahatsız olmazlar mı?
Demezler mi, yahu bizim çapımız ve kapasitemiz neyse onu yapalım. Kendimize gazeteci süsü vererek, çakma, çalma, ısmarlama haberlerle, bu iş olmaz. Biraz dürüst olalım…
Bütün bunlar yetmezmiş gibi bizimle uğraşan düşkünler şu sıralar işbirliği yapıyorlar.
Hem de kanser hücrelerinin beyinlerini yiyip, bitirdiği için ne yaptıklarını bilmeden ..
Kanka olmuşlar.
…da neyin kankası?
Sakın Drakula’nın kankası olmasın!?
Bilmiyorlar ki, günde 3 kişinin dahi uğramadığı sitelerinde sadece kendilerini tatmin ediyorlar.
Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes yani.
Öte yandan enkaza çevirdikleri sitelerine bakmadan, ismimizi çalarak prim yapma derdinde olan psiko-PED’lere ne demeli?
Metropollerin göbeğinde oturup göbek büyüten entel, dantel sahte solcuların ismimizin üstünde prim yapma arayışları da işe yaramayacak. Bakalım şimdi hangi ucuz numarayı deneyecekler ..
Önce yurtseverlik ayaklarına gittiler. Kurumları dolandırarak, Gazete-mazete çıkarma ayaklarına gittiler. Gazete çıkaramadılar belki ama, bir “mazete” çıkardıklarına kamuoyu tanık oldu.
Onlara “Allah ıslah etsin” demeyeceğim. Şakağımda bilediğim kalemimle bozacağım façalarını ..
Ya en aşağılık, en ucuz yöntemleri deneyerek, bizim artıklarımızı yanlarına alarak “gazetecilik” yaptığını sanan ahmaklara ne demeli?
Ne garip bir şey b. …b...ku kenefte bulurmuş. Nasılda birbirlerini buluyorlar. Sırf bize karşı olmak için, akla hayale gelmeyecek ucuz numaralar deniyorlar.
Yada bizlere sürtünerek tanınmak, hatta meşhurlaşmak isterler ..
Bu ucuz numaraların işe yaramadığını görmelerine rağmen, ısrar etmelerindeki asıl mesele şu;
Korkak ve zavallıdırlar.
Kimliksiz ve kişiliksizdirler.
Onurları ve idealleri yok.
Her gün birisinin adamı olurlar. Her gün başka birisinin düdüğünü çalarlar.
Benim asıl üstünde durmak istediğim konu şu; Nasıl oluyor da büyük ideallerin adamı olduğunu iddia eden ahmaklar bu kadar düşkün olabiliyorlar?
Bu ahmakların ortak özellikleridir. Hem yeteneksizdirler, hem kendilerini dahi sanırlar. En korkuncu da, kendilerini gazeteci sanıyor olmaları...
Adamlar kıytırıktan bir site kuruyorlar, hiç kimsenin haberi olmadan, yazar diye onun bunun sitesindeki insanların resimlerini, yazılarını alıp koyuyorlar, oluyorlar gazeteci!..
Bunlar düpedüz kafayı yemiş olmalılar. Bu normal bir refleks değil. Doğrudan bir psiko-PED refleksidir.
Evlerinde oturup gazetecilik yapıyorlar.
Hem de hanım ve çocuklarının bile ‘Git başımızdan’ dercesine evin en köhne odasına attıkları kırık bir bilgisayarla ..
Hay sizin gazeteciliğinize…
Sırf bize karşı olsun diye, en alçak yöntemlere bile başvurmaktan çekinmiyorlar. Demek ki, bize karşı müthiş bir aşağılık kompleksi duyuyorlar.
Komplekse girmelerini normal görüyorum ama bazılarına aşağılık olmayı yakıştıramıyorum.
Ne de olsa bir geçmişleri var…!