Posta yazarı Candaş Tolga Işık, köşesinde dün yaşanan bir olayı okurlarıyla paylaştı ve Hoşgörü, Mevlana'dan, Yunus'tan alıntı yaparak sahip olunacak bir erdem değildir! yazdı.
İşte Işık'ın köşesinden çarpıcı bir bölüm:
İstanbul'da dün öğlen vakti bir kafede oturanlara "Niye oruç tutmuyorsunuz?" diye saldırmışlar...
Benim anladığım ve inandığım İslamiyet der ki, bütün ibadetler Allah için yapılır ve Allah ile kul arasına hiç kimse giremez... Hal böyleyken bu 'yobazlık' da nedir böyle?
Hoşgörünün bir zamanlar en büyük erdem sayıldığı bu ülkede son dönemde şiddete varan bir tahammülsüzlük iklimi hakim...
Sadece oruç tutan ve tutmayanla da sınırlı değil...
AK Partilinin CHP'liye...
MHP'linin BDP'liye...
Fenerbahçelinin Galatasaraylıya...
Sağcı öğrencinin solcuya...
(Sözüm ona) liberalin solcuya bırakın hoşgörüyü bir arada oturacak kadar bile sabrı yok.
Bilmem farkında mısınız ama bir Türk, bir Laz, bir Ermeni ve bir Kürt artık fıkralarda bile bir araya gelemiyor!
Bir zamanlar yakamızdan düşmeyen o meşhur 'balkanlardan gelen soğuk ve yağışlı hava dalgası' gibi...
Nereden geldiğini anlamadığımız ve şiddetini her geçen gün daha da artıran bir tahammülsüzlük dalgasının etkisi altındayız.
Yaşadığınız çevreye şöyle bir bakın... Ne görüyorsunuz?
Büyük meydanlardan sokak aralarına...
Üniversite amfilerinden TBMM Genel Kurul Salonu'na...
Bir kaşık suda birbirimiz boğacak, yakaladığımız yerde ötekinin ümüğünü sıkacak haldeyiz...
Peki, hangi ara nefret ettik birbirimizden bu kadar?
Oysa memlekette herkes Mevlana aşığı...
Lafa gelince herkesin yolu Yunus'un yolu...
Ama iş senin gibi olmayana, senin gibi yaşamayana saygı göstermeye gelince ara ki bulasın o dervişleri!
Haberiniz olsun: Hoşgörü, Mevlana'dan, Yunus'tan alıntı yaparak sahip olunacak bir erdem değildir!
MFÖ'nün o meşhur şarkısının sözleri gibiyiz:
Teoride desen zehir gibi pratik dersen sallanmakta!