Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının önemli bir bölümünü çözüm sürecine ayıran Başbakan’ın hedefinde yine muhalefet ve medya vardı. İki kesimi de gayri milli olmakla suçladı. Muhalefetin şehit yakınları ve gazileri siyasi rant olarak gördüğünü anlattı. Medyanın ise ‘sorumsuz’ yayınlarıyla PKK terör örgütüne ‘oksijen’ verdiğini savundu. Tutanakların kimler tarafından, nasıl sızdırıldığını ise büyük ölçüde belirlediklerini, kısa zaman içerisinde bunu kamuoyuna açıklayacaklarını belirtti. İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayız: “Şehit yakınlarımız ve gazilerimiz yaşadıkları acıdan dolayı maalesef art niyetli çevrelerin istismarına çok açık durumda. Muhalefetin ağır tahrikleri ve iftiraları özellikle de bu kesimlere yönelik istismar yüklü açıklamaları nedeniyle çok az sayıda şehit yakını ve gazinin süreçle ilgili soru işaretleri taşıdıklarına şahit olduk. Şehit aileleri ve gazilerimiz asla tedirgin olmasın. Şehitlerimizin ruhunu muazzeb edecek, kemiklerini sızlatacak bir girişimin içinde bulunmamız mümkün değil. Şehitlerimiz hangi yoldaysa biz de o yoldayız. Bizim muhayyilemizdeki Türkiye, çok büyük bir Türkiye’dir. Ve biz MHP ve CHP Genel Başkanı’nın muhayyilesindeki ürkek ve küçük Türkiye’yi tanımadık ve tanımıyoruz.”
Muhalefetin tavrı gayri milli: “CHP ve MHP, bu çözüm sürecini ısrarla, inatla, sorumsuzca bir boyun eğme, taviz, geri adım gibi lanse etmenin peşinde. MHP ve CHP’nin bu tavrı milli bir tavır değildir, sorumlu bir tavır değildir. Kanı ve gözyaşını durdurmaya yönelik bir tavır asla değildir. Şehit yakınlarının, gazilerin bize yönelttiği sorulara bakıyoruz; muhalefetin ürettiği, aslı astarı olmayan, tamamen iftiradan ibaret bir propagandanın etkisini görüyoruz. Şehitleri istismar edip bu ülkeye korkaklık, ürkeklik, bunun yanında fitne salmak milliyetçilik değildir ve olamaz.’’
30 yıldır ne yaptınız?: “Terörle mücadele ettiğimiz 30 yıl içinde CHP’nin de, MHP’nin de iktidar ortağı oldukları dönemler oldu. Peki terörü çözmek için ne yaptılar? Koca bir hiç. CHP’nin bu süreçte tek yaptığı birkaç rapor hazırlamak. MHP küfretmekten, hakaret etmekten, nefreti büyütmekten, şehit cenazelerini istismar etmekten başka hiçbir şey yapmıyor. Bizi ihanetle suçlayacak kadar izanlarını yitirmiş, kaybetmiş olanlara buradan açık söylüyorum; siz terör karşısında 30 yıl milli bir duruş sergilemediniz. Eğer ortada bir ihanet varsa, o ihanet gençlere olan ihanettir. Annelere olan ihanettir. Bu terörün çözülmesini engelleyerek millete yapılan ihanettir.”
Ulusalcılar CHP’yi ele geçirdi: “CHP Genel Başkanı, ‘Yalan söyleyenden başbakan olmaz’ diyor. Evet, yalan söyleyenden başbakan olmaz, doğru. Bunun için de Kemal Kılıçdaroğlu bu ülkede başbakan olamadı, yalan söylemeye devam etti ve başbakan olamayacak. Ulusalcılar CHP’yi tamamen ele geçirmiş, CHP’yi eski günlerine, kuyunun dibine yeniden çekmiş durumdalar.”
Medya sabote ediyor: “Bir kısım medya, 30 yıl boyunca terör karşısında nasıl gayri milli bir tutum takındıysa, bugün de aynı şekilde gayri milli tutum takınıyor. İmralı görüşmelerini yayımlayan gazete (Milliyet) ile ilgili ifadelerim oldu. Hiç kimse bu gayri milli yayıncılığı eleştirmiyor, sabotajın üzerine gitmiyor. Köşelerinden o bildik yazarlar, bize basın özgürlüğü dersi vermeye kalkıyor. Sınırsız bir özgürlük olamaz. Türkiye’nin aleyhine olacak, sürecin aleyhine olacak istismarcılara koz verecek böyle bir yayın yapmak asla ve asla milli bir tavır değildir. Bu ülkede 30 yıl boyunca CHP ve MHP, terör karşısında nasıl bir milli duruş sergilemediyse, o malul medya da milli duruş sergilemedi. Bir yandan hükümeti sıkıştırmaya gayret ediyorlar, bir yandan da her çözüm teşebbüsünü sabote etmenin peşinde oldular.”
Biz milletle yürüyeceğiz: “CHP ve MHP, terör örgütünün bu ülkede siyaseti şekillendirmesine, siyaset üzerinde etkili olmasına zemin hazırladı. Bunun fırsatını altın tepsi üzerinde her zaman sundular. Bazı medya kuruluşları yaptıkları yayınlarla terör örgütüne oksijen sağladı. CHP, MHP, BDP ile değil, malum medya ile değil, bu yolda bu süreçte milletimizle birlikte yürüyoruz, farkımız bu. Onlar sabote etmeye çalışsın; onlar bozmaya, kırmaya, yıkmaya çalışsın, Biz yapmak için, kanı durdurmak için, gözyaşlarını durdurmak için kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.”
Son sözü biz söyleriz: “Bu süreçte en son sözü milletimizle birlikte, milletimiz adına biz söyleriz. Biz son sözü söyleyinceye ve son noktayı koyuncaya kadar, ortada dolaşan her belge, bilgi dedikodudan, söylentiden, ham hayalden öteye geçmez. Şu anda dolaşan belgelerin de kimler tarafından nasıl sızdırıldığını, ne olduğunu kısa zaman içerisinde ortaya koyar, onu da açıklarız.’’
Terörle mücadelede geri adım yok: “Bu süreçte biz hiçbir taviz vermeyiz. Terörle mücadeleden hiçbir şekilde geri adım atmadık, atmayız. Milletin değerleriyle örtüşmeyecek hiçbir girişimin içinde olmayız. Aziz milletimden biz sadece dua bekliyoruz.”
Müslüm Gürses’i, milleti hor görenlere itirazıyla hatırlayacağız
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya, kadına yönelik şiddet olaylarının siyasi rant malzemesi olarak kullanıldığını söyleyerek başladı. Muhalefetin tavrını eleştirdi. Pazar günü hayatını kaybeden sanatçı Müslüm Gürses’i de unutmadı. Onun sadece bir ses sanatçısı değil, gençliği derinden etkileyen, verdiği mesajlarla sevgiyi, dayanışmayı çoğaltan bir sanatçı olduğunu söyledi.
1970’lerde, 1980’lerde sanatçıların da ağır baskılar yaşadığını hatırlattı. Merhum Cem Karaca’nın yıllarca gurbete mahkûm olduğunu, Ahmet Kaya’nın gurbette hayata gözlerini yumduğunu ifade etti. Erdoğan, “Ahmet Kaya’ya yapılanları unutmayın. Neler yaptılar? O köşelerinden yazı yazanlar, duayen geçinenler, çok satan gazetelerin köşe yazarları neler yaptılar? Salondan zor kaçırıldı Ahmet Kaya. Ama aynı Ahmet Kaya, beni Pınarhisar’a uğurlayanlardan biriydi. Çünkü o da duyguların insanıydı. Bugün bile 21. yüzyılda o demode anlayışı sürdüren, halkın müziğini, tercihlerini, sevdiği müzisyenleri aşağılamaya, horlamaya devam edenler var. Merhum Müslüm Gürses’in hayatı da eserleri de işte bu toplum mühendislerine, işte bu halkı aşağılayanlara verilmiş en güzel cevaptı. Müslüm Gürses’i, eserleriyle olduğu kadar işte bu itirazlarıyla da hatırlayacak, arkadaşlarıyla, muasırları ile gerçekleştirdiği sessiz devrimi, her zaman hafızamızda diri tutacağız.” diye konuştu.