Dünden bu güne, Orta Çağ karanlığını geride bırakan aklın aydınlığı ile insanlığın, daha ileri evrelere yol alması mümkün olmuştur diyen Morkoç, yaptığı yazılı basın açıklaması şöyle:
Din-Mezhep-Irk-Cinsiyet bağnazlıkları, aklın, insanlığa kazandırdıklarını bir bir yok etmektedir.Tüm bu olup bitenlere bakıldığında, Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek için elinden geleni esirgemeyen gerici hükümetin, son yıllarda dış politika uygulamalarının, bu karanlık gidişe katkı sunduğu görülmektedir.
Orta Doğuya bakınca, ham madde – petrol gören emperyaller ve işbirlikçileri karşısında, üretimde başarılmış olan gelişmeyi, toplumsallaşmayı, tüketim de de başarmak için mücadele eden-etmesi gereken ilerici güçlerin zayıflığı, örgütsüzlüğü, bu yeni gidişat karşısında da ne yazık ki etkisiz kalmaktadır.
Var olan kaşı çıkışların sınıf temelli olmaktan çok yine din-mezhep ya da ırk temelli olduğu görülmektedir.Uluslararası toplumun vicdanı ise Birleşmiş Milletler denilen Emperyalizmin egemenliğindeki örgütlenmenin menfaatleri ve boyun eğmişlerin pasifizmiyle kararmış gözükmektedir.
Birkaç soru:
1- 4-5 yıldır Suriye yönetiminin değişmesi gerektiği Türkiye Hükümeti için neden önemlidir?
2- Suriye Yönetiminin iş başında kalması Rusya ve İran için neden önemlidir?
3- Suriye egemen bir devlet ise sınırları içerisindeki bir kıyıma neden kendisi ve müttefikleri seyirci kalmaktadır? Irak devleti kadar olsun müdahale edemez mi?
4- IŞİT sınır tanımadan Irak-Suriye içinde alan yaratmışken, Irak içindeki Kürt güçleri Iraktan Suriye’ye neden yardıma gitmemektedirler?
5- NATO şemsiyesine güvenen Türkiye, saldırıya uğrayan ülke değil de saldıran ülke olursa NATO şemsiyesi işe yarayacak mıdır?
6- Irak ve Suriye de Kürtler-Türkmenler ve diğer halkların isteyenleriyle Türkiye Cumhuriyeti gönüllü birliktelik kuramaz mı, kurursa bu, Orta Çağ ilkelliğine sürüklenen bir bölge için ilerleme yolunda insanlık için bir kazanım olamaz mı?
7- Türkiye hükümeti tarafından çalışma hakkı tanınması ne anlama gelmektedir ve bu hak ırk-din-mezhep-cinsiyet farkı gözetmeden tüm ‘sığınmacılara’ tanınacak mıdır?
Vicdan sahibi her insan, her türlü zulmün karşısında, ezilenlerin yanında yer almakla mükelleftir. “Haksızlık karşısında susan dilsiz, şeytandır” sözünü, bu gün en çok dindar geçinen hükümete hatırlatmak gerekmektedir.
Kobani özelinde, ülkemiz ciddi bir sınav vermektedir. Dün ‘aynı evden’ ayrılmış iki kardeşin, birinin yasında diğerinin düğün kurması beklenemez.Ancak bu sınavda toplumsal duyarlılıkları yok sayan hükümetin duyarsızlığı karşısında oluşan tepkiyi toplumsal kargaşaya, kör kurşunların havada uçuştuğu bir ortama sürüklememek gerekmektedir.
Çağdaş Cumhuriyetin örgütlü güçlerinden olan bir Siyasi Parti İl Yönetimi olarak, tüm siyasi partileri ortak paydada, zulmün ve ortaçağ karanlığının karşısında durmaya çağırmayı, varlık nedenimiz saymaktayız.
DSP ARDAHAN İL ÖRGÜTÜ