Daha önce Amerikalılar subaylarımızın başına çuval geçirmişti.
Tık bile çıkmadı bizden.
İsrail Mavi Mamara gemisini basıp 9 vatandaşımızı katletti. Bağırdık çağırdık, sonra oturduk.
Rumlar Kıbrıs’ın güneyinde petrol aramaya başladı, “Orası münhasır bölgedir, biz de ararız” dedik. Bir araştırma gemisi yolladık, peşine de donanmayı taktığımızı söyledik. Gemimiz şimdi Urla’da iskeleye bağlı, donanma ise yerine çekildi.
Rumlar petrol çıkardı, satıyor bile.
Rumlar’a yardıma giden İsrail’e dünyayı dar edeceğimizi söyledik, “Doğu Akdeniz’de seyrüsefer hakkımızı” kullanacağımızı bildirdik. İsrail gemileri hala bölgede, bizim gemiler kenarda bekliyor.
Libya’dan herkes pay koparmak için olmadık işler yaparken biz muhalefete bavul içinde para götürdük. Libya karşılığını otelimizi basarak ve Türk işadamlarını ülkeden çıkararak verdi, sustuk oturduk.
Suriye uçağımızı düşürdü iktidar sadece gürültü çıkardı, gazabımızdan falan bahsettik, yandaşlar ise eleştirilere “Savaş mı istiyorsunuz?” gibi akla ziyan çıkışlar yaptı.
Ama aynı yandaşlar şimdi umut pompalıyor “Göreceksiniz, yakında öyle bir cevap verilecek ki, parmağınızı ısıracaksınız.”
Aklıma eski bir hikaye geldi.
Bir tarihte, haydutlar kervanların baş belası olmuş. Kentin en büyük kervan sahibi haber salmış “Gözüpek adamlar arıyorum” diye.
Demişler ki “Falan köyde bir yiğit vardır ki, kimse baş edemez.” Kervan sahibi haber etmiş, adamı bulmuşlar getirmişler. Adam da adam hani. 2 metre boy, dev gibi cüsse, müthiş pazular, pala bıyık da cabası.
Anlaşmışlar, kervan yola düzülmüş.
Yolun ortasında 40 haydut yolu kesmiş. Herkesin gözü kervanı koruyan yiğitte. Ama ondan ses yok.
Haydutların şefi duymuş önceden bu yiğidin ününü de zaten onun için 40 kişiyle gelmiş.
“Sen misin bu kervanın koruyucusu?” diye sormuş. Cevap alamayınca “Soyun şunu” diye emretmiş adamlarına. Gömleğini çıkarmışlar yiğidin, haydutların şefi geçmiş karşısına “Şimdi” demiş “Her adamım göğsüne bir çizik atacak, bundan böyle de sakın ola boyunu aşan işlere kalkışmayasın.”
Sonra haydutlar çıkarmışlar kamalarını, birer birer çizik atmaya başlamışlar yiğide. Kan revan içinde kalmış göğsü.
39 hayduttan sonra şef almış hançerini eline “Heyt be” demiş “Yiğide bak, sen ne mıymıntı bir şeymişsin”
Tam çiziği atacakken yiğit birden gürlemiş “Sen bana mı mıymıntı dedin?” dedikten sonra sağlı sollu tokatlarla girişmiş haydutlara, sonra kapmış bir palayı doğramış hepsini birden.
Kervandakiler şaşkın bakışlar içinde yiğidin etrafını sarmışlar, yaralarını temizlemişler, kervan güvenle yola düzülmüş tekrar ve sağ salim yerine varmış.
Bir süre sonra kervan sahibi yeni bir kervanı yola çıkaracakmış ki yiğit dikilmiş karşısına “Geldim” demiş. Kervan sahibi “Yok” demiş, “Bu sefer olmaz, 15-20 adam kiraladım sana ihtiyacım yok.”
Yiğit sinirlenmiş “O kadar adama ne ihtiyaç var” demiş “Ben tek başıma yetmedim mi?”
Kervan sahibi “Öyle olmasına öyle ama” demiş “Ben her seferinde seni çizecek 39 haydut ve mıymıntı diyecek bir haydut başını nereden bulacağım?”