Bugüne kadar gözyaşları konusunda çok sayıda yazı yazdım. Siyaset Sosyolojisi derslerinde 'ağlayabilen' liderlerle 'ağlayamayan' liderlerin tarihten ve günümüzden örneklerle karşılaştırmasını yaptım. Ağlayamayan liderlerin dünyaya çıkardığı faturayı anlattım.
Yüzlerce araştırma var elimin altında. Saatlerce kesintisiz gözyaşları konusunda konuşabilirim.
Kaldı ki, dünyanın saygın üniversitelerinin pek çoğunda Gözyaşı (Dakriyoloji) Bölümü var. Dünyada belki de en sık yapılan kongrelerden biri Gözyaşı (Dakriyoloji) Kongreleri'dir. Ülkemizde de bu konuda 10'dan fazla kongre yapıldı.
Konu malum…
Başbakan Erdoğan, Mısır'da İhvan Lideri Muhammed El Biltaci'nin, darbeci askerler tarafından öldürülen 17 yaşındaki kızı Esma için yazdığı mektubun şair Dursun Ali Erzincanlı tarafından seslendirildiği klibi izlerken gözyaşlarına hâkim olamadı.
Muhalefet liderleri Başbakan Erdoğan'ın gözyaşlarını samimi bulmayıp dalga geçince, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un şiirindeki en muhteşem dizeler geldi aklıma…
Mehmet Akif, Âlem-i İslam'ın içler acısı halini anlattığı ve 'Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile' satırıyla başlayan şiirinde, sanki bugünleri de görmüşçesine; 'Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan / Hey sıkılmaz, ağlamazsan bari gülmekten utan' der.
Eğer bugün Suriye ve Mısır'da yaşananlar karşısında hala gözü nemlenmeyen ve vicdanı sızlamayanlar varsa, Akif'çe bir ifade ile; 'Hey sıkılmaz, ağlamazsan bari gülmekten utan' demekten başka bir şey gelmez elden.
Başbakan Erdoğan, 12 Eylül 2010 tarihli anayasa değişiklik referandumu öncesinde de, 12 Eylül darbesi sonrası yaşanan idamları partisinin grup toplantısında anlatırken gözyaşlarına hâkim olamayıp ağlamış, muhalefet liderleri o zaman da dalga geçmişlerdi. O zaman da konuyu bu köşeye; 'Liderde gözyaşının ülkeye etkisi' başlıklı bir yazı ile taşımıştık.
Başta Amerikalı psikolog Prof. Randolph Cornelius olmak üzere birçok uzman, ağlama eyleminin her şeyden önce güçlü bir sosyal uyarı ve duyarlılık yansıması olduğunu söylüyorlar. Fransız Psikiyatrist Patrick Lemoine, 'Gözyaşlarının Cinsiyeti' adlı kitabında, kadınların erkeklere oranla daha çok ağladığı için, duygularını daha iyi kontrol edebildiklerini ve hayata erkeklerden daha olumlu baktıklarını yazıyor.
Kaldı ki, erkeklerin gözyaşı bezleri kadınlarınkine 4 kat daha gelişmiş halde. Bu aynı zamanda, erkeklerin kadınlara göre anatomik yapı olarak gözyaşı dökmeye 4 kat daha fazla ihtiyacı olduğu da gösteriyor.
Akıtılan gözyaşlarının insandaki stresi aldığını ve depresyondan uzaklaştırdığını ifade eden uzmanlar, sorunlarla baş edebilme konusunda da yardımcı olduğunu söylüyorlar. İnsan ağladıktan sonra rahat kafayla sorunu daha iyi tanımlayabildiği gibi, asıl sorunun ne olduğunun da farkına varabiliyor. Sorunuyla yüzleşebilen insanlar, akıp giden gözyaşlarının ardından daha makul çözümler üretebiliyor.
İçine atmak ve gözyaşlarının akıp gitmesine izin vermemek, stresle ilgili kimyasalların vücutta depolanmasına ve sıkıntının iki katına çıkmasına neden oluyor. Ağlayarak içindeki sıkıntıyı boşaltamayan insanların, negatif duygularını daha yıkıcı yollarla ortaya koydukları ve şiddet eğilimli bir tutum izlediği tespit edilmiş.
Gözünden yaş akmayanların, daha kolay kan akıttığı gerçeğini unutmamak gerekiyor.
1968 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'den başkan adayı olan Edmund Muskie (1914–1996), kampanya dönemindeki bir konuşmasında devam etmekte olan Vietnam Savaşı'nda hayatını kaybeden askerlerden söz ederken, bir ara duygulanıp yanaklarından aşağıya birkaç damla gözyaşı süzülünce, Amerikan medyası kendisini adeta paçavraya çevirdi. Bunu liderde olmaması gereken kadınsı bir zayıflık gibi yansıttılar. Seçim kampanyasını açık ara önde götürmesine rağmen son anda seçimi yarım puanla kaybetti.
Amerika'da zihin inşa sisteminin en güçlü hazırlayıcıları olan Hollywood senaristleri, seçimi kazanan Nixon tecrübesinden ve onun döneminde dökülen aşırı kandan dolayı, ağlamayı erkekliği ve devlet adamlığını gölgeleyen bir unsur olarak görmekten vazgeçtiler. Artık ülkede erkekler için ağlamak kadınsı bir zayıflık olarak görülmüyor. Bugün Hollywood filmlerinde Rambo ağlayabiliyor, John Wayne'ye inat, Leonardo DiCaprio sevgilisi için gözyaşı dökmekten çekinmiyor.
İnsanlık tarihi boyunca ağlayamayanların çok rahat ağlattığı ve kan döktüğü bir dünyaya tanıklık ettik. Bugüne kadar insanlığı kavuran acı ve ıstırabı, gönüllerde ve yüreklerde yanan ateşi söndürebilen gözyaşında daha etkili bir iksir görülmedi.
Çekinmeyin, ağlayın…
Eğer ağlayamıyorsanız, ağlayamıyor olmanız bile dert olarak yeter, bari ona ağlayın. Bu da mümkün değilse, hiç olmazsa gözyaşı ile dalga geçmeyin. Asla iflah olmazsınız.