Konumuz Erdoğan’ın gerekirse savaşırız dediği Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın ise Kürt’lerin hakkıdır dediği Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) 25 Eylül'de yapılacak referandum. Yılmaz, Atalay’ın açıklamalarından çok memnun olduğunu hatta yazdığı yazılara rağmen Atalay’ın kendisin arayıp bir teşekkür bile etmediği belirterek birazda sitem etti.
Gazete ile ilgili yaptığımız küçük bir istişarenin ardından telefonu kapattım. Birkaç dakika sonra bu kez kendisi aradı.
- Müdür para var mı ?
- Maalesef 15 Bin TL vergi vardı onu yatırdım biraz daha dişini sık.
5 ortaklı gazetemizin gelir giderine bakarken o anda bürodan arayan yazı işleri müdürümüz;
- Abi Rektör cevap metni yollamış.
- Ne yazmış peki
- Abi biz ne yazmışsak oda aynısını yazmış.
- Sadece bizim beş on milyar eksiğimiz var.
Neyse işlerimi bitirdikten sonra büroya gittim. Cevap metnine baktım. Dediği gibi Rektörün;
- Burası çok lüks.
- Saray gibi yapmışlar.
- Burada oturmam kreş yaparım.
Dediği yer bir anda harabe olmuş. Dün saray yapmışlar çok lüks dediği yere bakın düzeltme metninde nasıl cevap vermiş; “Söz konusu binanın imalat aşamasındaki kusurlardan ve uzun süredir oturulmamasından dolayı bakım ve onarıma alınması teknik personelin yaptığı tespitler doğrultusunda zaruri hale gelmiştir.
İlave kattan dolayı çatı balkon uyumsuzlukları, çatıdan giren suların iç ve dış duvarların alçı ve boyalarında bozulmalar meydana getirmiş olması kalorifer dairesinde bulunan su ve arıtma sistemlerinde bina temeline sızan suların verdiği hasarlar zenim katların bozulması vs. ortaya çıkan bir zaruri tadilatın ertelenmesi halinde binada oluşacak hasarın büyüklüğü aşikârdır.” Denilmiş
Binaya konulacak olan asansörün nasıl bir zaruriyetten olduğu ise açıklama belirtilmemiş.
İnternette dolaşan bir görüntü var izlediniz mi? Kaçak elektrik yakalatan bir köylü memura isyan ediyor “ula hani saat, hani gablo” şimdi rektör bey bu açıklamadan sonra SORARLAR
hani saraydı ! hani lükstü !
Ne oldu Prof. Dr. Ramazan Korkmaz ve Prof. Dr. Gürken Doğan enkazın içinde yatmış ta kimsenin haberi yok.
Neyse meblağda net verilmiş 316 bin TL mobilyada alınmayacakmış. Enkaza dönmüş binanın eşyalarının tozunu alıp oturacaklarmış.
Fazla dağılmadan Fakir Yılmaz benden para istemişti. Bu meblağı görünce hemen hesap yaptım. 5 ortaklı gazetemizin şu ana kadar aldığı ilan 250 bin TL herkesin çok deyip göz kabarttığı meblağ bu.
Meblağı görünce Allah devletin eksikliğin vermesin dedim.
Ya bu parayı devlet yollayamazsa Rektör enkaza dönmüş evde otursa biz Ardahanlılar olarak çok utanır rezil olurduk.
310 bin TL bizim 5 ortaklı 4 çalışanlı aylık 15 bin TL’yi geçen masraflı gazetemizin 1,5 yıllık cirosu. Yaklaşık 40 kişi buradan geçiniyor. Diğer partner gazeteyi de katarsak 80 kişi.
Bu bizim durumumuz. Ardahan esnafının yarısından fazlasının basit usul olduğunu düşünürsek bunların yıllık geliri 100 bin TL yi geçmiyor. Geri yarısı da senede 310 bin TL’yi bir arada biraz sor görür. Bu parayı gören esnaf sayısı yüzü geçmez. Ardahan’da en pahalı ev 200 Bin TL.
Tadilatı değil tapusuyla birlikte. Villa falan olmadığı için bir üstü kata çıkmak için asansör kullanan kimse yok.
İki katlı binaya neden asansör konur onu merak edenlere ise söyleyeyim rektörün ailesinden sağlık sorunları varmış. Allah şifasını versin. Sarım annesiymiş. Onun için bir çok kişi asansör biraz gerek hak vermek lazım diyebilir. İşin içinde kadın ve analar olunca toplumumuzda akan sular durur.
Onlar savaşta bile masundurlar.
Bir kanar da dururlar.
Tabi savaşın komutanları şerefli ve onurlu ise.
Arakan buna acı bir örnektir.
Neyse yine fazla dağılmadan.
Şahsi fikrim ise farklıdır sadece de beni bağlar. Benim anam aynı durumda olsa o asansörün parasını devletin sırtına vuracağıma, anamı her gün sırtıma vurur o merdivenleri dizlerimin üstünde inerçıkarım. En azından namaz kılan biri olmasam da cennetimi garanti ederim. Devletim de o parayla iki yetimin karnını doyurur.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: