1 Mayıs’ı biz geçmişte, çocukluğumuzda şöyle anlardık: Bahar gelmiş, her yer yemyeşil, insanlar yaza merhaba diyor, hayvanlar inlerinden çıkmış, sıcakla doğayla kucaklaşıyor, bitkiler fidelerini vermeye başlamış… Yani kısacası, doğanın dengesinin düzene girdiği, tüm canlıların etkin faaliyette bulunmaya başladığı bir zamanın başlangıcı.
O zamanlar tam olarak bilemediğimiz ve anlayamadığımız bir şeyler bize verilmemiş ya da bilinçli olarak anlatılmamış orasını bilemiyorum. Fakat zaman içerisinde biraz daha büyümeye ve sağlıklı düşünmeye başladığımda, yukarıda saydıklarımdan daha farklı bir şeylerin olduğunu gördüm. Meğer 1 Mayıs İşçi Bayramıymış, Emekçi İnsanların Bayramıymış, Birlik ve Mücadele Günüymüş. Emeğin değer bulduğu veya bulacağı günmüş. Bu kavramları çok geç öğrensek te, anlayabilmişiz. Ne mutlu bize!
Yıllar sonra aklımız erip te, 1 Mayıs’ı İşçi ve emekçi Bayramı olarak telaffuz etmeye başladığımızda, kuşağımızın bazı kesimleri bize komünist gözüyle bakmaya başlamışlardı. Bu bayramı artık dilimize bile almamız istenmemekteydi. Belki haklılardı. Çünkü biz, 1 Mayıslarda Çıldır ile Sazlısu Köyü arasında olan Kurudere mevkiine gider orada yer, içer ve eğlenirdik. Ya da Yıldırımtepe’de bulunan Şeytankalesine… Bu gelenekten gelen insanlara değişimi yaşatmak zordur. Hele de gelenekçi ve muhafazakâr bir yapıdan geliyorsanız.
Yıllar sonra iyice mantıklı ve bilinçli düşünmeye başladığımda ise, bizim memleketin tüm insanlarının doğal bir işçi ve emekçi olduğunu anlamaya başladım. Neden mi? Şunun için: Bizim memlekette kadınlarımız zaten ‘’doğuştan fanatik’’ tabiri var ya, gerçekten de doğuştan işçi ve emekçi olarak doğuyorlar. Biraz büyümeye başladılar mı hemen çayırda kaz otlatmaya, tarlada babasının arkasından ot toplamaya ya da köy çeşmesinden su taşımaya başlarlar. Eee şimdi bakalım bu insanlar işçi, emekçi değil de nedir?
Gelelim erkek çocuklarımıza; 6-7 yaşına gelir gelmez kızlara benzer işlerin yanında, kuzu otlatmaya, kaz otlatmaya, babası çift sürerken boyunduruk üzerinde öküz sürmeye, tarlada ekin biçmeye, ot toplamaya, ormandan sırtında odun taşımaya, vs. vs…
Büyük erkeklerimiz, tarlada çalışma, alışveriş işleri, yaylada koyun otlatma, ahırda temizlik ve hayvan bakımı, vs. vs… Kadınlarımız ise, en çok ta Allah onların yardımcısı olsun, neredeyse yapmadıkları iş kalmıyor. Yukarıda bahsettiğim kız ve erkek çocukların işleri, erkeklerimizin işleri de dahil olmak üzere evin tüm bakım, temizlik, yemek ve hizmet işleri olmakla birlikte bir de çocuk yapma ve onları yetiştirme işini de üstlenmiş durumdadırlar. Şimdi bir düşünelim, bizim insanlarımız işçi, emekçi, hizmetçi değil de nedir?
Ben diyorum ki, ülkemizde işçi olmak zor, emekçi olmak zor hatta ve hatta insan olmak zor. Bizim tüm insanlarımız doğuştan işçi ve emekçi olarak doğmaktadırlar. O halde; bu bayram sadece belli kesimlerin bayramı değil, tüm insanlarımızın bayramıdır. Bu bayram, ülkemizde yaşayan ve tüm dünyada da böyle tabi ki, işçi, memur, esnaf, işsiz, çocuk, büyük, kadın, erkek tüm insanların bayramıdır. Bu yüzden de bu bayrama her kesimin sahip çıkması ve anlaması gerekmektedir.
Bu bayramın elde edilmesi, kutlanması yabancı ülkelerde onlarca yıl önce, bizde ise; ilk kez 1923’te resmi olarak kutlanmış, 1977’de ki Taksim katliamının ardından yıllarca bilinçli olarak yasaklanmış, 2008’de ‘’Emek ve Dayanışma Günü’’ olarak kabul edilmiş… Onca gaz ve cop ve panzer engellemesine rağmen verilen mücadele sonucunda ise 22 Nisan 2009’da kabul edilen bir yasayla 1 Mayıs resmi tatil olarak ilan edilmiştir.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım 1 Mayıs bu bakımdan çok anlamlı ve önemlidir. Şimdi toplumumuzun önemli bir kesimi bu bayramı kabullenmiş ve milyonlarca insan sağ-sol vs demeden bir arada bu bayramı kutlamaya başlamışlardır. Bu bayramın kutlanması için mücadele veren insanlar, coplananlar, gazlara maruz kalanlar, panzerler altında ezilenler, katliamlara uğrayanlar işçi- emekçi değil de nedir? Sokaklarda büyük özveriyle topluma haber taşımaya çalışan gazeteciler, medya çalışanları işçi-emekçi değil de nedir?
Son günlerde iyice artan çalışan düşmanlığı, işçi ve emekçi düşmanlığı, okullarda kendilerini hayata hazırlamaya çalışan eğitim emekçilerine, hastanelerde kendilerine sağlık hizmeti vermeye çalışan doktorlara ve sağlık emekçilerine ve başka başka alanlarda hizmet üreten emekçilere saldırmaya başlamışlardır. Tüm bu saldırıları da kınıyorum. Bu yılın çalışanın, işçinin, emekçinin hak alma ve mücadele yılı olmasını diliyorum.
Ayrıca 1 Mayıs’ın benim hayatımda da önemli bir yeri vardır. Hatta bazı arkadaşlarım der ki; sen doğuştan emekçi, devrimci ve demokrat ruhla doğmuşsun. Bilemiyorum belki haklılar ama bu benim suçum değil. Rahmetli annem ve babam verdikleri bir kararla beni 1 Mayıs’ta dünyaya getirmişler. Bunun için bu bayram benim için iki bayramdır. Bu vesileyle benim gibi 1 Mayıs’ta doğmuş olan tüm insanların doğum gününü ve tüm insanlarımızı ve tüm insanlığın 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nı kutluyor, herkese insanca, onurlu yaşayabileceği, emeğinin karşılığını alabileceği, barış ve huzurlu günler göreceği günler dileyerek, sevgi saygılar sunuyorum.
Bayramınız kutlu olsun!
Yaşar GELER
Eğitimci-Yazar
Eskibeyrehatun Dernek Başkanı