AKTAŞ SINIR KAPISI; SEVDAMIZ! ...
Resmi bir ziyaretle Gürcistan tarafının yaptıklarını raporlaştırıp ilgili kurumlara iletmek mümkün olmayınca sabırsızlandım ve 10 Haziran 2009 Çarşamba günü Aktaş Gümrük binalarını incelemeye gitmek istediğimi söyledim ve Önder Bey, tabur komutanıyla görüştü. Beni, bir ekip -manga- Aktaş Karakolu yolunda karşıladı ve birlikte dolaştık, notlar aldım.
7 Temmuz 2009’da Posof İlçemizde yapılan İl Genel Meclisi toplantısından çıkınca, meclis üyesi birçok arkadaşla Gürcistan’a geçtik. Posof ilçe Özel İdare Md. Ayhan Bey’e, Posof Kaymakamı’ndan izin alarak, bende Ayhan Bey’in arabasıyla, ikimiz beraber gittik. İ. Senem, pasaportunu evde unuttuğu için gelemedi.
Ayhan Bey ve ben, ertesi gün öğleden sonra Karzak’ı geçip sınırdaki Gürcistan karakoluna kadara gittik ve döndük. Gürcistan tarafının yol ve kapı inşaatı konusunda yapmakta olduklarını, hem gördük, hem de bu yol yapımında çalışan, Türk ve Azeri ve Gürcü ilgilileriyle görüştük. (İlginç gelebilecek bir gözlemimi de aktarmalıyım; yol inşaatında Azer İnşaat ve Türk firmalarında çalışan birçok Gürcü vatandaşı Ermeni gencinin Türkçe öğrenmiş olduğunu gördük, onlarla da konuştuk, ve Aktaş-Karzak kapısının açılmasını en az bizim kadar istediklerini gözlemledik.)
8. ayın sonlarında doğru Ankara’daydım. Birçok kurum yetkililerine gittim. Aktaş’la ilgili de, önce Gümrük Müsteşarlığı’na, bizim binaların durumunu ve Gürcistan gözlemlerimi aktardım. Ortak bir noktada, bir başlangıç harekâtı hususunda anlaştık, anlatacağım. Sonra Dışişleri Bakanlığı İkili Ekonomik İşler Gen. Md. Yrd. gittim.
İlgili daire başkanı müsait değildi. Görevlendirdiği bürokratla görüşme yaptık ve bu bürokrat not alıyordu. Son olarak “sizin için Aktaş’ın önemi nedir? diye sorunca, “biz şu an Türkiye’nin sonunda, unutulmuşluğunu yaşayan bir yeriz, kapı açılınca dünyanın ortası olacağız” dedim ve yüzü gülen genç bürokrat –devlet adamı Oytun Bey- “işte bu görüşmenin özeti budur” dedi. Mobil teflonunu da not ettim ve akabinde döndüm.
2 Eylül 2009 günü telefonum çaldığında İlimdar Senem’de yanımdaydı. Arayan bu genç bürokrattı. Konuştuklarımızı içeren yazılı bir müracaatımı istiyordu. Amirleriyle böyle karar vermişler. Ben, şahsi bir müracaatın mı, yoksa meclis kararının mı daha iyi olacağını sorduğunda, meclis kararının daha iyi olabileceğini söyledi. O zaman, önce bahsettiğim Gümrük Müsteşarlığı ile başlangıç harekâtımızdan, yani bu konuda Gümrük Müsteşarlığından böyle bir talepte bulunacağımızı, aynı kararı ortak bir metinde mi, ayrıca mı alalım diye sorunca, “onları da bu konuda koordine ettiklerini ve birlikte olmasının daha iyi olabileceğini” söyleyerek yönlendirdi.
Bahsettiğim 03.09.2009 tarih ve 08 nolu meclis kararı öncesi Dışişlerinden gelen telefondan, İlimdar Bey, Önder Bey’e bahsetmiş ve üçümüz bir araya gelince, Önder Bey, “Dışişlerindeki başarımdan dolayı” beni tebrik etti.
İlişkilerimiz normalleşme sinyali veriyordu. Heyet Geldiği zaman da Önder Bey, yakın ilgi gösterdi.
03.09.2009 günü 108 sayılı meclis kararı,
1- Aktaş Sınır Kapısının Önemi
2- Mevcut Hukuki Durumu
3- Mevcut Fiili Durumu
4- Gürcistan Devletinin Kapıya ilişkin Mevcut Faaliyeti
5- Harekete Geçilmez İse Ne Olur?
6- Ülkemizce Acil Olarak Yapılması Gerekenler
a-Dış İşleri Bakanlığı ikili Ekonomik İlişkiler Gen. Md. Yardımcılığı
b- Gümrük Müsteşarlığı, Gümrükler Müdürlüğü, olarak 2 sayfalık açıklamalardan sonra şu kısa talebi içeriyordu;
“Talep: Yukarıda sıralanan somut bilgiler ve gerekçelerden dolayı, Aktaş Sınır Kapısı’nın gümrük binalarının bakım onarımı için, mevcut durumunun tespiti ve ihtiyaç olan bakım onarım gederlerinin keşfinin yapılması ve yapımına biran önce başlanması için…” meclis kararı alındı ve Dış İşleri Bakanlığı ile Gümrük Müsteşarlığına, ayın 8’inde imzadan çıkınca faksladım. Fakstan 2.5 saat sonra Dışişleri’nden, ayın 14’ü Pazartesi günü bu konuda toplantı yapılacağına dair, yine Oytun Bey’den telefonla güzel bir haber geldi.
Pazartesi günü akşam ise müjde! 25.09.2009 günü, istediğimiz heyet geliyordu. Devletin haberi olmuş ve harekete geçmişti. Bu konuyu çok uzatım, farkındayım. Ancak istiyorum ki tüm aşamaları toplumla paylaşayım. Fakat heyecanımı dizginleyip, şu özet cümleyle noktalamak istiyorum. Devlet bir baba algısında toplumumuzca, yüksek bürokrasiyi de ana olarak algılıyorum. Halk, toplum ise evlat, çocuk oluyor. Ağlamayan çocuğa, baba harcama yapmıyor – harçlık vermiyor. Ana da meme!
Bürokrasi, devlet adamlığı vasfıyla hareket ediyorsa, ağlayana meme veriliyor, bu gerçekleşiyor. Ancak bu vasfı yokta, DLH gibi rantçı bir kurumun devlet adamlığı vasfından uzak, halkçı olmayan bürokratı ise, üvey ana gibi davranıyor ve çocuk ağlasa da, uyandırsa da, meme ya da mama yerine, tasta erittiği şekerin suyuna, yalancı emziği batırıp ağzımıza sokup uyutuyor! “Çıldır-Ardahan treni projesini yapıyoruz, Ardahan’a tren gelecek” dediği gibi. Bu konuya tekrar döneceğim ve ayrıntısıyla anlatacağım.
Beklenen heyet 25.09.2009 günü geldi. Heyet incelemesini 25–26.09.2009 günleri yaptı. Gittiklerinde hazırlamış oldukları raporun neticesi, meclis kararımıza cevap olarak, Gümrük Müsteşarlığının 19.10.2009 gün 22489 sayılı yazılarıyla geldi. İlgili yazıda şöyle söylenmektedir. “Aktaş Hudut Kapısındaki gümrük tesisleri ve binalarının son durumunun tespiti amacıyla anılan yerde 25.09.2009 tarihinde Müsteşarlığımızca bir heyet görevlendirilmiştir. Yapılan TESPİTLER ve ÖNERİLER doğrultusunda işlemler başlatılmıştır.”
Beklenen oluyordu, süreç başlamıştı ve prosedür gereği işlemesi ve bir an önce bitmesi gereken aşamalar bir bir yaşanıyordu.
Süreç Özetle Şöyle:
A- 25-26 Mart 2010 günü konuyla ilgili, iki ülke arasında ilk toplantı, TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE GÜRCİSTAN GÜMRÜK İDARELERİ ARASINDA İKİLİ TOPLATI, Türkiye Cumhuriyeti Adına Gümrük Müsteşarı Maksut Mete ve Gürcistan Hükümeti adına Maliye Bakan Yardımcısı Irakli Sıradze’nin başkanlık ettiği heyetlerce İstanbul’da gerçekleştirildi. Bu toplantının tutanaklarında yer alan, öngörülen işlerden
1- Ortak heyetlerin Aktaş-Kartsaki kapısında “mevcut durumun incelenmesi amacıyla bir çalışma ziyareti gerçekleştirilecek” kararı, 29 Mayıs 2010’da gerçekleşti.
2- Aktaş-Kartsaki kasının “Sınır Geçiş Noktası” anlaşması, 11 Haziran 2010 günü İstanbul’da İmzalandı.
3- Bu kapının “ortak kullanım” anlaşması, 08. Ekim 2010 günü İstanbul’da imzalandı.
B- Bu son gelişme üzerine, Karayolları ile görüşmeler yapmaya başladım. Kapıya gidecek duble yolun 2011 yatırım programına alınması için. Bana bir yetkili, “kapıyı en çok Dışişleri istiyor, madem öyle onlar talep etsinler” demesi üzerine, bakanlık ilgili daire başkanı Hanımefendi ile görüştüm. Bana “üçlü bir talipte bulunun, hem Karayolları, hem Gümrük Müsteşarlığı ve hem de bizden” diye yönlendirmede bulundu.
Bunun üzerine 14 Ekim 2010 günü, kapıyla ilgili son gelişmelerden bahsettikten sora “Talep: 2010 yılında güzergah ve harita çalışması (projesi) yapılmış olan Ardahan-Aktaş bölünmüş yolun yapılması için; Karayolları Genel Müdürlüğünün 2011 yılı yatırım programına alınması/alınmasının sağlanması hususunda gereğini saygılarımla arz ve talep ederim.” dedim ve bu yazıyı
1- Karayolları 12. Bölge Müdürlüğüne
2- Karayolları Genel Müdürlüğü Yol Yapım Daire Başkanlığına
3- Gümrük Müsteşarlığı İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığına
4- Dışişleri Bakanlığı İkili Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğüne gönderdim. Programa teklifler gerçekleşti. Gelen Yazılardan bir tanesinden bahsetmek yeterli olacak; Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü, 25.11.2010 tarih ve 401-07-9374 sayılı yazıdaki imza Gen. Md. Yrd. İsmail Kartal’a ait ve şöyle: “ İlgi: 14.10.2010 tarihli dilekçeniz. 2011 yılı yatırım programı çalışmaları devam etmekte olup, Çıldır-aktaş yolu 1991E040090 DPT No.lu Sınır Ticareti Nedeniyle Açılacak Hudut Kapısı Yolları global projeler kapsamına alınması değerlendirilecektir.”
Şimdi sıra bu işin ihalesinin, biran önce yapılmasının sağlanmasındadır. Herkese görev düşmektedir. Özellikle Ankara’daki temsilcilerimize!
C- Ortak heyetin Aktaş-Kartsaki hudut kapısına, Tiflis üzerinden karayoluyla gelip yaptığı inceleme sonrasındaki bu gelişmelerin biride gümrük binalarının, ilk heyetin teknik elemanı (ve Ardahan İl Bayındırlık Müdürlüğünün iki teknik elemanı) tarafından hazırlanan tadilat raporu yerine, yeni ve çok kapsamlı ve kapasiteli gümrük binalarının yapılması konusundur. Bu hususta Gümrük Müsteşarlığı, TOBB ile mutabakata varmış, Yap-İşlet-Devret modeliyle yeni binaların yapılması için YPK (Yüksek Planlama Kurulu) kararı gereklidir.
Bu satırların yazıldığı sırada DPT (Devlet Planlama Teşkilatı)’ndaki son aşamasına gelmiş, YPK (Yüksek Planlama Kurulu) sekretaryasına ulaşmış, bu sekretaryanın yapması gereken görüş almalardan biri, Planlama görüşü olumlu gelmiş, Hazine görüşü ise makama bu satırların eklendiği gün, (15.12.2010) sunulmuştur. Şayet buradan da olumlu görüş gelir ise, iş, YPK’nın gündemine gelecektir ve büyük ihtimalle YPK kararı çıkacak ve baharla birlikte TOBB kapının binalarının yapımına başlayacaktır.
Ümit ederim ki, hızlı bir yapım süreciyle, 2011 yılının ikinci yarısını takiben, fiziki ve hukuki bir sorunu kalmayacak olan AKTAŞ/KARTSAKİ KARA HUDUT KAPISI AÇILACAKTIR.
Sahiplenmeyi ve takip etmeyi sürdüreceğiz, herkesten de bunu beklemekteyim.
Devam edecek...