Dün sabah gazetemizi ziyaret ederek yerel gazetelerde kendi köyü ile ilgili çıkan asılsız haberlerin olduğuna işaret eden emekli öğretmen aynı zamanda Damlasu köyünden olan Hamza Karakoç; ‘köylümüz iş ve aşsızlıktan dolayı göç vermemiştir. 1947 yılından itibaren Yıldız ailesi köy halkına baskı ve tehdit ederek köyü göçe zorlamıştır. Köyü terk eden vatandaşların 1943 toprak tesis kararı ile tapulu arazileri mevcuttur. 1960’lı yıllarda köyü terk eden 27 hane Yıldız sülalesini Kars valiliğine ve Ankara İçişleri Bakanlığına ‘tehdit ve baskı’ nedeniyle şikâyette bulundular. Bizde bu sülale ile amca çocukları olmamıza karşın, bizi de 1993’te baskı ve tehdit oluşturarak göçe zorladılar. Ben bu durum karşısında sırasıyla Göle Kaymakamlığına, Ardahan Valiliğine, dönemin İç İşleri Bakanlığına, Cumhurbaşkanlığına, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne ve Türkiye Büyük Millet Meclisine müracaat ve şikâyette bulundum. Dilekçilerimin kayıtları Göle Kaymakamlığında mevcuttur. Ben 59 yaşındayım, köyümüzün muhtarlığı tek aday olarak babadan oğula yani padişahlık gibi devam etmektedir. Bu sülalenin karşısına çıkan adaylara ise baskı ve tehdit uygulanıyordu. Yusuf Yıldız’dan Asker Yıldız’a, Asker Yıldız’dan Zoro Yıldız’a, Zoro Yıldız’ın vefatı nedeniyle üç aylık için Engin Yıldız’a, Engin Yıldız’dan da Cevdet Yıldız’a intikal eden yani babadan oğula muhtarlık saltanatı hüküm sürüp gitmektedir. Yine gazetelerde çıkan ve muhtar Cevdet Yıldız’ın yalan olan bir beyanatı, güya 29 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde tek aday olduğunu beyan etmektedir. Hâlbuki bu seçimlerde Cevdet Yıldız ile amcasının oğlu Muharrem Yıldız birbirileriyle yarışmaktaydılar. Yani Muhtar buradaki beyanında yalan konuşmuştur. Yine bu muhtar, köyünde 12 hanenin bulunduğunu söylemiştir, aslında köyümüzde yaşayan 5 hanelik Yıldız sülalesinde Kadir Yıldız denilen şahsın çocukları ve torunlarıdır. Oy kullananlarda bellidir, sadece Yıldız sülalesi oy kullanmıştır. Muhtar Yıldız yine bir açıklamasında köye geri dönenlere arazi vereceğim’ demiştir. Şimdi soruyorum bu adam kimin arazisini kime dağıtıyor. Önce köyde yaşayanları baskı ve tehditle boşalttılar, şimdi canları yalnızlıktan sıkıldığı için ve yapmış oldukları hatanın farkına vardıkları için köye geri dönenlere güya arazi vereceklermiş. Ben bir tülü anlayamadım, kimin arazisini kime vereceklermiş, acaba insafa mı geldiler. 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları kapsamında köyün mera, hazine ve boş arazileri kendi adlarına, çocuklarına hatta kendi eşlerine kayıt yaptırdılar. Bu da kadastro kayıtlarında mevcuttur. Muhtar köye geri dönenlere arazi verecekmiş, hiçbir vatandaş muhtarın bu açıklamasını samimi bulmadığı için arazisi olduğu halde köye geri dönmez. Sebebi de bellidir, çünkü geçmişte yaşanan sıkıntıları bu gün gibi hatırlıyorlar. Sonuç olarak şunu ifade etmek istiyorum, Muhtar yalnız kalmış, canı sıkılıyor. Yani koli komşu istiyor. Tamam bizde Karakoç ailesi olarak tapulu yerlerimizi Iğdırlı vatandaşlara satacağız. Köy muhtarı mademki köye geri dönüş istiyorsa buna müsaade etsin’ dedi.