Ardahan’dan iş ve aş için İstanbul’a göç eden Mavzer Kardeşler, İstanbul’un dört bir yanına açtığı nefis et markasıyla İstanbul’un et ihtiyacını karşılıyorlar.
Balıkesir’de bulunan hayvan besi çiftliğinden besledikleri büyükbaş ve küçükbaş hayvanları İstanbul’da Nefis Et Markası altında satışa sunan Mavzer kardeşler, İstanbullulara kaliteli, taze ve doğal ürünleriyle büyük hizmet vermekteler.
Her yıl yaz tatilini Ardahan’da geçiren iş insanı ve Nefis Et’in sahibi Özcan Mavzer: “Kasapçılık bizim mesleğimizdir. İstanbul’un dört bir yanına Nefis Et markasıyla hizmet vermekteyiz. Şubelerimizde kendin pişir mangal hizmeti de bulunmaktadır. Doğal köy yumurtası ve tavuk ürünlerinin de satışını yapmaktayız. Ardahan’da yeni nesil kasap projesi üzerinde çalışıyoruz. Baba ocağına yatırım bizim önceliğimiz olacak” dedi.
Nefis Et kasaplarını en sağlıklı ve hijyene uygun bir şekilde donattıklarını, etin insan sağlığı için gerekli temel besinlerden olduğunu, ancak bunun temiz ve sağlıklı koşullarda halka ulaştırılmasının esas olduğunu vurgulayan Mavzer: “Veteriner Hekim kontrolünde kesilerek, analiz ve tahlilleri yapılarak markete gelen et ve et ürünlerimiz son derece güvenilir ve sağlıklıdır. Dikkat ederseniz en kaliteli malzeme kullanılarak son derece temiz ve hijyenik bir ortamda etlerimizi halkımıza ulaştırıyoruz. Et, uygun ortamda satışa sunulmazsa çok çabuk bozulan ve bozulduğunda da sağlığa fayda vereceğine zarar veren temel gıdadır. Onun için kesiminden, satışlına kadar, pişirilmesinden yenilmesine kadar her aşamasında temizliğe ve titizliğe dikkat etmekteyiz” şeklinde konuştu.
Dışarıdan hayvan ithaline de değinen Özcan Mavzer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye toprakları son derece bereketli, çalışkan insanların yaşadığı dünyanın en güzel ülkesidir. Anadolu toprakları gerçekten bereketli ve her şeyi ile dolu dolu özel bir coğrafyadır. Bizim her şeyimiz var. Yaylalarımız, köylerimiz, mezralarımız, meralarımız, otlaklarımız Anadolu’ya özgü eti ve sütü çok lezzetli hayvanlarımız. Ancak Anadolu’da hayvancılık hızla gerilemiş durumda. Herkes şehre gidiyor. Köyler bomboş, biz kendi etimizi kendi çiftliğimizde üretiyoruz. Ama Türkiye’de belki 50 il de hayvancılık tamamen bitmiş. Yapılan yerlerde de eski yıllara göre en az %50 azalmış. Dışarıdan hayvan ithali zaten bitmiş olan hayvan yetiştiricilerimizi iyice bitiriyor, öldürüyor. Bunun için teşvik verilirse hayvancılığımız yeniden gelişir.”
Balıkesir’de bulunan hayvan besi çiftliğinden besledikleri büyükbaş ve küçükbaş hayvanları İstanbul’da Nefis Et Markası altında satışa sunan Mavzer kardeşler, İstanbullulara kaliteli, taze ve doğal ürünleriyle büyük hizmet vermekteler.
Her yıl yaz tatilini Ardahan’da geçiren iş insanı ve Nefis Et’in sahibi Özcan Mavzer: “Kasapçılık bizim mesleğimizdir. İstanbul’un dört bir yanına Nefis Et markasıyla hizmet vermekteyiz. Şubelerimizde kendin pişir mangal hizmeti de bulunmaktadır. Doğal köy yumurtası ve tavuk ürünlerinin de satışını yapmaktayız. Ardahan’da yeni nesil kasap projesi üzerinde çalışıyoruz. Baba ocağına yatırım bizim önceliğimiz olacak” dedi.
Nefis Et kasaplarını en sağlıklı ve hijyene uygun bir şekilde donattıklarını, etin insan sağlığı için gerekli temel besinlerden olduğunu, ancak bunun temiz ve sağlıklı koşullarda halka ulaştırılmasının esas olduğunu vurgulayan Mavzer: “Veteriner Hekim kontrolünde kesilerek, analiz ve tahlilleri yapılarak markete gelen et ve et ürünlerimiz son derece güvenilir ve sağlıklıdır. Dikkat ederseniz en kaliteli malzeme kullanılarak son derece temiz ve hijyenik bir ortamda etlerimizi halkımıza ulaştırıyoruz. Et, uygun ortamda satışa sunulmazsa çok çabuk bozulan ve bozulduğunda da sağlığa fayda vereceğine zarar veren temel gıdadır. Onun için kesiminden, satışlına kadar, pişirilmesinden yenilmesine kadar her aşamasında temizliğe ve titizliğe dikkat etmekteyiz” şeklinde konuştu.
Dışarıdan hayvan ithaline de değinen Özcan Mavzer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye toprakları son derece bereketli, çalışkan insanların yaşadığı dünyanın en güzel ülkesidir. Anadolu toprakları gerçekten bereketli ve her şeyi ile dolu dolu özel bir coğrafyadır. Bizim her şeyimiz var. Yaylalarımız, köylerimiz, mezralarımız, meralarımız, otlaklarımız Anadolu’ya özgü eti ve sütü çok lezzetli hayvanlarımız. Ancak Anadolu’da hayvancılık hızla gerilemiş durumda. Herkes şehre gidiyor. Köyler bomboş, biz kendi etimizi kendi çiftliğimizde üretiyoruz. Ama Türkiye’de belki 50 il de hayvancılık tamamen bitmiş. Yapılan yerlerde de eski yıllara göre en az %50 azalmış. Dışarıdan hayvan ithali zaten bitmiş olan hayvan yetiştiricilerimizi iyice bitiriyor, öldürüyor. Bunun için teşvik verilirse hayvancılığımız yeniden gelişir.”