EMEK Partisi'nin Kurucu Genel Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Ardahan'a geldi. Ardahan'daki programı çerçevesinde Dursun Akçam Kültür Merkezi'nde bölge halkıyla bir araya gelen Tüzel, ayrıca ardahan Belediyesi'ni de ziyaret etti. Ziyaretlerinde ülkenin ekonomik ve siyasi krizlerine dair önemli açıklamalarda bulundu.
"YURTTAŞ GELİR ADALETSİZLİĞİNDEN MAĞDUR"
22 yıllık Erdoğan iktidarının Mart 2024 seçimlerinde büyük bir yenilgi yaşadığını ve halkın artık bu yönetimi desteklemediğini vurgulayan Tüzel şunları ifade etti: “Bugün Ardahan’dayız Dursun Akçam kültür merkezini ziyaret ettik. Buradaki dostlarımızı ziyaret ettik. Kars, Ardahan ve bölge illeri gezisinde bulunuyoruz. Bildiğiniz gibi ülkemiz halkı son derece perişan bir vaziyette. Özellikle okulların açılması ile birlikte velilerin, ebeveyniler, yurttaşlar, okul giderlerinin pahalılığından çarşı pazardaki tüketim giderlerinin pahalılığından ücret gelir adaletsizliğinden, gelir adaletsizliğinden son derece mağdur edilmiş durumdalar. Sendikalarımız bir süredir geçinemiyoruz başlığı ile mitingler yapıyor. Üretici köylülerimiz ürettiği malın değerini bulamıyor ve bölgede özellikle Kars Ardahan bu serhat illerinde hayvancılıkla ilgili üreticilerimizin besicilerimizin ciddi anlamda şikayetleri var. Girdilerin mazot, benzeri girdilerinin artması tabi son derece mağduriyet yaratıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarda en son Ahlat’ta yaptığı açıklamalarda artık halkımız yokluk, yoksulluk yaşamıyor, yasaklar geride kaldı gibi birtakım gerçek dışı saptamalarda bulunuyor. Ama biliyoruzki gerçek bu değil enflasyon TÜİKİN açıkladığının çok çok üzerinde resmi açıklamalar hiçbir zaman halkın yaşadığı ile bağdaşmıyor.
"ÜLKENİN SEÇİME GİTMESİ GEREKİR"
Peki bunun karşısında partimiz ne öneriyor? Geçtiğimiz Temmuz ayında asgari ücretin bu enflasyonun artışı karşısında ek zam yapılması konusunda çalışmalar yürüttük. Sendikaların bu yönde harekete geçmesi için çağrıda bulunduk. Fakat bütün bu yoğun talebe rağmen iktidarda bir düzenleme yapılmadı. Sadece emeklilere oda hiçbir kiymeti olmayan bir artış yapıldı. İşçi, üretici emeklisi, köylüsü, esnafı halkımız ciddi anlamda kan ağlıyor. Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı İMEFE programı ise hani kemer sıkmaktan öteye geçti, boğaza sıkmayı ve halkı canından bezdirmeye doğru yol alıyor. Bununlada kalamayacaklar vergi adaletsizliği, gelir adaletsizliği, enflasyon sözde yükselmesin diye ücret artışlarının yapılmayışı bu katı program dahada artarak devam edecek. Eylülde bildiğimiz kadarıyla orta vadeli programı Şimşek yenileyecek. Yani bu karar düzenin artık değişmesi son bulması gerekir. 22 yıllık Erdoğan iktidarı en son Mart 2024 seçimlerinde büyük bir yenilgi aldı. Büyük bir kırılma yaşadı. Artık halkı eskisi gibi rızasını alamıyor ikna edemiyor. Ve tüm bu gidişatın suçlusu sorumlusu olarak hesap vermesi gerekir. Ülkenin bir an önce seçimlere gitmesi gerekir. Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet güçlerinin ülkede biran önce seçime gitmeye dönük toplumsal seslenişi, öğrencisiyle, kadınıyla işçisiyle emeklisiyle, üreticileriyle her yerde sesimizi yükselterek artık bu ülkede halk gasplarının, emek sömürüsünün, savaşçı siyasetin kadın cinayetlerinin, çocuk istismarlarının son bulması için hep birlikte sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Her yerde birlik olmamız gerekiyor.
"ÇALIŞMALARIMIZI HIZLANDIRACAĞIZ"
Muhalefetin kazandığı Belediyelerin, yerel yönetimlerin halkı bu şekilde getireceği organizasyonlar, örgütlenmemeler yapması gerekiyor. Toplumsal boyutlu, demokratik çalışmalarımızı bu dönemde dahada hızlandırmalıyız. Hızlandırmalıyız ki iktidar artık bir yönetim değişikliği ile bu tek adam rejiminin değişikliği sürecine zorlayalım. Erdoğan adli yıl açılışı ile birlikte biliyorsunuz yeniden hukuk ve yargının sorunlarına el atarken bir kez daha anayasa değişikliği hatırlatması yaptı. Tıpkı 2019’dan bu ana enflasyon düşecek gibi her seferinde Erdoğan yeni bir anayasa yapmalıyız diye konuşuyor ve halkı bu yönde sanki bir demokratikleşme olacakmış gibi sözler sarf ediyor. Oysaki 12 Eylül anayasası dediğimiz anayasa çok kez değiştirildi. Ve bunun altında esas imzası olan AK Parti ve AK Parti iktidar ortaklarıydı. Yani Ahlat’ta siyasi destekçisi, parti başkanları ve ordu komutanları ile birlikte poz verildiğinde biz bu ülkede bu rejimi sürdüreceğiz mesajları verildiğinde bu doğru bir tanımlama doğru bir mesaj, görüntü olmuyor.
Savaşçı siyasetler, NATO’yla ilgili birtakım çalışmalar, İzmir’de Amerika gemisinin askeri gemisinin ağırlanması, Irak’ta, Suriye’de operasyonların yapılması bu savaşçı siyaset bize bir şe kazandırmıyor. Bu söylemler artık tarihte kalmış, faşizm heveslerinin çağrıştırıyor. Dolayısıyla halkımız bu görüntüleri ve mesajları kabul etmiyor. Yeni bir anayasa söylemininde lafta kalacağı ve sadece Erdoğan’ın seçimsiz bir ülke yönetmek isteklerine yanıt vereceği bir anayasa olacağı artık bugün farkındayız. Ülkede artık hiçbir şey normal değil, ülkede hiçbir şey yolunda girmiyor. Halkımız refaha kavuşması, insanca yaşam dediğimiz özgürlüklerini yaşayacağı, geçinebilecekleri bir ücret alacağı dilini özgüce kullanabileceği, inancını müdalesiz yaşanabileceği bireysel tercihlerini müdahalesiz hayata geçirebileceği bir insanca yaşamı hak ediyor ve biz bunu er yada geç hayata geçireceğiz.
Partimizin çağrısı bütün demokrasi güçlerinin bu önde el ele vermesi her alanda bu çalışmaları emek demokrasi platformlarıyla sendikalarımızla, partilerimizle bulunduğumuz kültür merkezi gibi yaşatmak ileriye taşımak olacak ve bir an önce iktidarı bu tek adam rejimin hep birlikte sonlandıralım diyoruz. Bu yönde bölgede de çalışmalarımız olacak. bölge halkının taleplerini daha yüksek bir sesle dile getirmek üzere çalışmalar yöneteceğiz."
ÖMER TURAN

