Nafile bir uğraş CHP'ninki.
CHP'nin bu istismar siyasetiyle amaçladığı iki şey var:
Birincisi, PKK/BDP ile söylem düzeyinde kol kola girerek AK Parti'yi siyaseten zayıflatma yolunu seçmesi.
İkincisi, kendisinin kadiri mutlak olduğu o tek parti devleti döneminde işlediği katliamların üstünü Uludere üzerinden örtebileceği varsayımına yaslanması.
Birincisi, CHP'nin ne kadar siyaseten tükenmiş olduğunu, ikincisi de CHP'nin kendi katliamcı geçmişiyle yüzleşmekten ne denli korktuğunu gösteriyor.
CHP kendi tarihine ayna tutulmasından duyduğu rahatsızlığı Uludere üzerinden AK Parti düşmanlığı yaratarak aşabileceğini sanıyorsa yanılıyor.
Tam tersine bu iki yüzlü siyaseti, mezalimlerle dolu geçmişinin sorgulanmasını beraberinde getiriyor.
Zilân (1930) ve Dersim (1937-39) gibi tüyler ürpertici katliamların bizzat tertipleyicisi ve uygulayıcısı olan CHP'nin Uludere'yi ağzına alırken bin kez düşünmesi gerekmez mi?
Başka mezalimleri saymıyorum.
Sözgelimi, İstiklâl Mahkemeleri marifetiyle işlenen zulümleri.
Sözgelimi, Bediüzzaman Said Nursi gibi din alimlerine yönelik sistematik işkence ve zulüm politikalarını.
'Dini sadece devlet hayatından değil, ülke ve memleket hayatından söküp atmayı amaçlayan' Recep Peker laikçiliği doğrultusunda yaptıkları korkunç toplumsal mezalimi…
CHP hâlâ aradan geçen onca yıla rağmen Dersim ve Zilân katliamları dolayısıyla toplumdan özür bile dilemezken bugün kalkıp Başbakandan Uludere için özür çağrısında bulunuyorsa burada bir ilke siyasetinden söz etmek mümkün mü?
Buna düpedüz ikiyüzlülük derler.
Dibine kadar istismar derler.
Dersim ve Zilân bizzat CHP zihniyetinin öngördüğü ve doğrudan fiiliyata koyduğu katliamlardır.
Uludere ise malum terör bölgesinde hatalı bir istihbarat neticesinde ortaya çıkan elim bir hadisenin adıdır.
Bu olayda AK Parti hükümetinin ve Başbakan'ın hiçbir dahli yoktur.
Ama Zilan ve Dersim katliamları baştan sona CHP iktidarının tasarımlayıp yürürlüğe koyduğu olaylardır.
Unutulmasın ki CHP o tarihte iktidardaki herhangi bir parti değil, bizzat devletin tâ kendisidir.
Uludere olayında AK Parti hükümetinden rahatsız olan malum güç odaklarının derin dahlinin olduğuna dair kuvvetli ipuçları vardır.
Benzer olaylarda olduğu gibi bu olayda da AK Parti hükümeti derin ve kirli ilişkinin üstünün örtülmesine asla izin vermeyecektir.
CHP geçmişte doğrudan sorumlu olduğu katliamlar için bugün bile özür dilemezken, dahası bugün derin ve kirli ilişkiler ağı içinde bulundukları savıyla yargılanan Ergenekon sanıklarının avukatlığına soyunurken hangi yüzle Uludere'yi ağzına alabiliyor?
CHP Uludere üzerinden AK Parti karşıtlığı için imal edilmiş suçlamaların siyasi taşeronluğunu yapıyor sadece.
Tıpkı BDP gibi.
Bu olayda PKK/BDP canibi ile CHP'nin özde aynı, sözde az birazcık farklı bir söylem içinde olduğu görülüyor.
PKK/BDP emri verenin Başbakan olduğunu söylüyor, CHP ise aynı kapıya çıkan başka cümleler kuruyor.
Tam bir tezgâh…
'Vur!' emrini verenlerden bağımsız kanlı bir tezgâh...
İstihbaratın beslediği o görüntülere bakıp 'vur!' emrini verenlerin dahi kurban seçildiği bir karanlık tezgâhla karşı karşıya bulunuyoruz.
Yalçın Akdoğan'ın 'zombi'ye benzettiği 'derin devlet'in PKK içindeki uzantılarını gözden ırak tutmamak lazım.
PKK-Ergenekon, Ergenekon-CHP ilişkisini de…
ÇILDIR
01 Ocak 2013 - 10:18
CHP'nin Uludere istismarı ve kirli tezgah
CHP'nin Uludere istismarı tam gaz gidiyor. CHP bölgeye girebilmek için PKK/BDP ağzıyla konuşuyor.Sanıyor ki 'Roboski katliamı' derse Kürtlerden oy alacak. Sanıyor ki 'Başbakan Roboski katliamı dolayısıyla özür dilesin!' derse Kürtlerin gönlünü fethedecek.
ÇILDIR
01 Ocak 2013 - 10:18