Ne ki, yollarından milim sapmadılar.
Söz konusu algının yerleşmesi için hiç yılmadan her yolu denemeye devam ediyorlar.
Malumunuz, bu algının oluşmasına karşı çıkan herkese de "yandaş" yaftası vuruyorlar.
Dört koldan psikolojik hareket yürütüyorlar; AK Parti'yi dört zındana tıkmak için.
AK Parti sabah akşam yol yapsa, sağlıkta dev adımlar atsa, IMF'den borç dilenen ülkeyi IMF'ye borç verecek hale getirse ne fayda!
AK Parti'yi yerleştirmek istedikleri zındanlardan biri Kürt meselesi etrafındadır. Bu konuda öyle algı oluşturmaya çalışıyorlar ki, aklınız durur!
Sanki dersin bu ülkede Kürt kimliği yıllar yılı inkâr edilmemiş, onca Kürt işkenceden geçirilmemiş, asit kuyularına atılmamış, faili meçhullere maruz bırakılmamış, köyleri yakılıp yıkılıp boşaltılmamış, olağan üstü hallerle (OHAL) bölge insanı canlarından bezdirilmemiş…
Sanki dersin Kürtlerin hakları hiç gasp edilmemiş, her bakımdan eşit vatandaşlar halinde yaşayıp gidiyorlarmış da AK Parti geldi özgürlüklerini ellerinden aldı. (Hatta 20 milyon Kürdü hapishaneye tıkmayı kafaya koydu.)
Sanki dersin Kürtler beyaz Türkler gibi keyifleri gıcırında günlerini gün ediyorlardı da AK Parti geldi huzurlarını kaçırdı.
Ve, sanki dersin AK Parti Kürtçe televizyondan ana dilde savunmaya kadar hiçbir şey yapmadı.
Kürt meselesi üzerinden AK Parti'yi eleştirenler, öteden beri Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin davacısı olmuş olsa gam yemeyeceğim.
"Ne mutlu Türküm diyene, ifadesine karşı çıkan herkes vatan hainidir" diyen dünün Kemalistleri başımıza Kürt özgürlükçüsü kesildi. (Silivri'ye gitmeyi seferberlik ilan eden CHP bile Kürt sorunu üzerinden AK Parti'ye muhalefet etmeye çalışıyor, gerisini varın siz düşünün.)
AK Parti'yi zevale uğratacak her yolu mubah görüyorlar.
Şunu çok iyi biliyorlar ki, AK Parti'nin en büyük özelliği, doğuyu batıya bağlayan yegâne Türkiye partisi olmasıdır.
Büyük olduğu kadar hassas özelliğidir bu.
Türkiye'nin içinde bulunduğu son derece kırılgan koşullar nedeniyle mezkur özellik gitgide daha hassas hale gelmiştir.
AK Parti'yi zevale uğratmak yolunda her yolu mubah görenler bundan dolayı mütemadiyen bu "hassasiyete" vuruyorlar.
Türk ulusalcısına da Kürt ulusalcısına da (haliyle vesayet rejimine de) ekmek çıkacak en büyük kapıdır bu!
Onun için el ele kol kola tuhaf bir ittifak içinde yürüyorlar.
AK Parti'nin şimdiye değin Kürt sorunu etrafında yaptığı her iyileştirmeyi "Uludere" parantezine alıp yok hükmünde saymak istiyorlar.
Yerleştirmeye çalıştıkları mahut algıda sonuç itibariyle başarılı olmuşlardır. En önemlisi de gündemi bu mesele üzerinden esir almayı başarmışlardır.
AK Parti Türkiye'ye bir Türkiye daha katsa da bu gündemin zindanından çıkmayı başaramadığı sürece gündeme gelmeyecektir.
Eskiden herhangi bir üst geçit yapılsa gündeme gelirdi. Şimdi AK Parti ülkeyi bir uçtan bir uca duble yollarla döşüyor haber değeri kazanmıyor.
Yerimiz kalmadı; daha bir zindanı bitiremedik, kaldı ki diğer üç zındana girelim. İyisi mi yarın devam edelim.
ÇILDIR
18 Aralık 2012 - 10:43
AK Parti'nin dört zındanı
AK Parti'nin "sivil dikta", Sayın Erdoğan'ın da "padişah" olarak algılanması için 2007'den itibaren uğraşıyorlar.Abdurrahman Başsavcım 2008'de "Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" savıyla AK Parti'yi kapatma davası açtığında, tezviratlarının karşılığını alacaklarını umdular, ama olmadı.
ÇILDIR
18 Aralık 2012 - 10:43